29 / 04 / 2024

Kent planlaması halkın isteğine göre yapılmalı!

Kent planlaması halkın isteğine göre yapılmalı!

Mimarlar Odası Ankara Şubesi yaptığı basın açıklamasıyla rant üzerine kurulan kentlerin artık yönetilemez hale geldiğini söyledi. Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, kent planlamasının halkın isteğine göre yapılması gerektiğini belirtti.



Mimarlar Odası  Ankara  Şubesi yaptığı basın açıklamasıyla rant üzerine kurulan kentlerin artık yönetilemez hale geldiğini söyledi. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin iki yüze yakın meclis kararı aldığını belirten Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, "Büyükşelıir Belediyesi aldığı bu kararları kamuoyuna açıklaması gerekir. Bu kararlar planlamadan, bilimsellikten uzak rant kararlarıdır. Bu bilimselliği göz ardı eden rant kararlarının çoğu Çankaya, Yenimahalle ve Sincan semtlerinde daha çok göze çarpmaktadır. Sincan son dönemde bu kararlarda %12 ile üçüncü sıraya yükselmiş durumda. Büyükşelıir Belediye Meclisi aldığı bu kararlarla kentin sağlıklı planlanmasını yürüten değil, engelleyen meclis konumuna geldi. Alman kararların çoğu kamus allıktan uzak kararlardır" diye konuştu. 


"RANTIN OLDUĞU BİR YERDE SAĞLIKLI BİR GELİŞME BEKLENEMEZ" 

Rantın olduğu bir yerde kentin sağlıklı bir şekilde gelişemeyeceğini kaydeden Candan, "Bir kentin planlanması bilimsel olarak halkın isteklerine göre yapılmalıdır. Rant ilişkisi üzerine kurulmuş olan bil" ülke ve kent yönetilemez. Sermaye birikimini inşaat sektörü üzerine kurmuş bir hükümetin, rant yemesi ve kentleri sağlıksız inşa etmesi kaçınılmazdır. Nasıl rant yerini anlayışıyla yönetilen kentler yaşaııılanıaz hale geliyor ve topluııı artık bu durumu kaldıramayacak durumdadır" şeklinde konuştu. 


'BİZİ BİR ARADA TUTAN DEĞERLER BOZLUYOR"

Bizi bil" arada tutan değerlerin bozulduğunu söyleyen Candan, "Bu değerler bozulunca Ortadoğulaşan bir toplum meydana geliyor. Hükümet türlü bu rant politikalarına bütün toplumu ortak etmeye çalıyor. Ülke bu kadar aşındırmayı kaldıramaz. Rant üzerine bir gelişini öngörürseniz ve bu gelişimi vergilendirme adı altında yaparsanız, parayı veren en fazla rantı yeıııiş olacaktır. Rantın vergilendirilmesi, daha fazla HES, daha fazla RES, daha fazla yeşil yol ve bütün tarım arazilerinin yapılaşmaya açık hale getirilmesi demektir. Tüııı bu politikalar artık bir kentin yönetilemeyeceğinin göstergesidir" diye konuştu. 



Kadir GÜRHAN/Güçlü Anadolu




Haber Cumhuriyet Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı...


Forumu Bu yıl on beşincisi düzenlenen Forum İstanbul'un ikinci gününde konu Kentlerin Planlaması idi. Sektörün bütün tanıdık yüzleri Forum İstanbul'daydı.


Konut geliştiriciler de şehir plancıları da belediyeler de kentsel dönüşümün çok ağır işlediğinden, şehirlerin planlanamamasından, sektörün şehir plancılarının büyük ölçekteki projelerine duyduğu ihtiyaçtan bahsettiler. Katılımcı konut geliştiricilerinin hemen hepsi yaptıkları işlerden memnundular ama şehirler için daha iyisi olabilirdi demekten de geri kalmadılar. 


STK eksiliği 


Sektörel oturumların en temel eksikliğinin sivil toplum örgütleri bazında olduğunu düşünüyorum. Zira sektördeki hemen her sivil toplum örgütü başkanı konut geliştiricisi. Dolayısıyla, bu örgütlerin çizdiği fotoğrafların da merceklerinin kaymış olabileceği muhakkak. Sektör tecrübesi olmadan, o sektördeki herhangi bir örgütün parçası olunamayacağı muhakkak, ancak çıkar çatışmalarının minimumda olacağı, kişilik ve duruş açısından sektörün takip ettiği etkili bir örgütlenme, inşaat sektöründeki en temel ihtiyaç. Bu örgütlerin madalyonun diğer tarafından bakarak Forum İstanbul gibi organizasyonlara çok büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum. 


Hemen her oturumda alışık olunan, sizlerin de bizlerin de çok iyi bildiği soru ve sorunlar dışında özellikle Haluk Sur'un çizdiği dünya perspektifi, uzun vadeli planlanmayan şehirlerimiz için çok önemliydi. 


Haluk Sur, dünya perspektifiyle sektörü değerlendirdi. Dünyanın ekonomik krizle birlikte ekolojik bir çöküşle yüz yüze kaldığına dikkat çeken Sur, "Yerkürenin ortalama sıcaklığının 1 derece artması bizi küresel iklim değişikliği ile karşı karşıya bıraktı." dedi. 


Kentleşme oranının yüzde 50 seviyelerine ulaşmasıyla birlikte, yaklaşık 3.5 milyar insanın kentlerde yaşadığını hatırlatan Sur, "Bu insanların 3'te biri sağlıksız koşullarda, çöküntü bölgelerinde yaşıyor. 100 milyon insanınsa hiç evi yok. Zaten kısıtlı olan kaynaklar giderek daha kötü kullanılıyor. Dünyanın kendini yenileme kapasitesiyse bu tüketimin çok altında yer alıyor. Böyle devam ederse 2050'lere geldiğimizde dünya nüfusu 9 milyar olacak ve kentleşme oranı yüzde 70'lere ulaşacak. Bir diğer deyişle bugün kentlerde yaşayan nüfus yaklaşık 2 katına çıkacak. Unutulmamalı ki dünyada üretilen enerjinin önemli bir bölümü hala fosil yakıtlardan elde ediliyor ve bu üretilen enerjinin yüzde 50'si de kentlerde, yerleşim alanlarında ve konutlarda tüketiliyor. Dolayısıyla artan nüfus, tüketilen fosil yakıtlar ve artan karbon emisyonu küresel iklim değişikliğinin etkilerini daha da arttıracak boyutta. Bu nedenle kentlerin kaderini doğru bir şekilde yazmamız ve tüketim alışkanlıklarımızı tümden değiştirmemiz gerekiyor" dedi. 


Enerjiyi az tüketen, karbon salımı düşük, çevre dostu yeşil teknolojilerin 4. Sanayi devrimi kapsamında süratle devreye alınması gerektiğini vurgulayan Sur konuşmasını; Endüstri 4.0 uygulamasıyla akıllı şehir teknolojileri, internet ve yapay zeka üzerinden üretim optimizasyonunun sağlanacağını ve yeryüzü kaynaklarının doğru bir şekilde kullanılması gerektiğinin altını çizerek sonlandırdı. 


Farklı finansman modelleri 


Emre Çamlıbel ise konuşmasında altyapısı yasalarla oluşturulmuş olan kentsel dönüşüm hamlesinin uygulanabilir ve sürdürülebilir olması için, kamunun uygulamalardaki iradesi ve öncü rolüne dikkat çekti. Çamlıbel, "Özellikle büyük çaplı dönüşüm projelerinin gerçekleştirilebilmesi, söz konusu projelerin finanse edilebilir olması ile bağlantılı. Kentsel dönüşüm için 20 yılda toplam 465 milyar dolarlık bir kaynağa ihtiyaç olduğu düşünüldüğünde, özel sektörle işbirliği kaçınılmaz. Farklı teşvik, uygulama ve finansman metodları bulunarak özel sektörün ve vatandaşın desteklenmesi gerekiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kentsel dönüşüm sürecini hızlandırmak için alternatif finansal araçlara, bunların çeşitlendirilmesine ve teşviklere ihtiyaç var" şeklinde konuştu. 


Bireysel emeklilik fonları, gayrimenkul sertifikaları, altyapı GYO'ları, gayrimenkul yatırım fonları gibi enstrümanların dönüşüm projelerine yatırım yapabilmesi gerektiğine dikkat çeken Çamlıbel, "Hak sahipleri ve yatırımcılar için kredi, faiz destekleri, kira yardımı, vergi resim ve harçlardan muafiyet gibi teşvikler artmalı" dedi. 



Cumhuriyet


Geri Dön