14 / 05 / 2024

Piyasalara Bakış - I - Ah şu ekonomistler...

Piyasalara Bakış - I - Ah şu ekonomistler...

Son günlerin piyasa koşulları ne zaman yaşansa piyasa yorumcusu ekonomistlerin eleştirildiğini duyarız.



Yatırımcılar `şu olursa şu olur, bu olursa bu olur' yorumlarını duymak istemez... Şu tarihte şu olacak, şimdi al şu tarihte sat gibi yorumları duymayı ve okumayı hayal eder. Tabii ki yapılan uzun vadeli tahminlerin belirli varsayımlara dayandırılması kaçınılmazdır ve bu varsayımların süreç sırasında değişimi gerçekleşme yolunda iyi yapılmış tahminlerin bile boşa çıkmasına neden olur...

İşin doğasının dışında sanırım yaptığımız büyük bir hata ise yazılarını okuduğumuz, yorumlarını dinlediğimiz bir çok ekonomistin piyasadan yetişmediğini unutmamızdır... Çok değerli birer akademisyen olan bazı ekonomistlerin tamamen teori öğrenip teori öğrettiğini, hiç  bir zaman piyasanın mutfağında pratik yapmadığını unutuyoruz... Kariyerlerinin ileri safhalarında danışmanlık vesaire şeklinde elde edilen piyasa içi tecrübeler ise çok farklı boyutta... Kastımız başka bir şey...

Yıllar önce tanınmış bir Profesörün simülasyonlu eğitimini almıştım ki bu eğitim daha önce yüzlerce defa farklı bankacı gruplarına verilmişti. Yani eğitim olgunluğun tepe noktasında olmalıydı... Fakat o kadar çok hata vardı ki... Örneğin simülasyonda açığa repo yapabiliyordunuz... Bir çok olay gelişme sonuç senaryosu hatalıydı... Bunları düzeltmeye kalkınca değerli hocamızı sinirlendirmiştim... Teoride saygı duyulan bir profesörün yıllar sonra dahi bu tür hatalarını düzeltememiş olmasının tek bir nedeni vardı... Piyasa adamı olmayışı ve her şeyi kağıt üzerinde yaşamasaydı... Halen gazetesinde yazılarına devam ediyor, bu kriz döneminde de televizyonlarda görüşüne başvurulan uzmanlardan birisi...

Yatırımcı yuvarlak yorumlardan hoşlanmaz... Yorumcular ise biraz yatırımcıları yanlış yönlendirmelerinden korkmaları biraz da net bir şekilde yanılmış görünmemek için yuvarlak yorumlara devam ederler... İstisnalar sınırlı...

Kısa sürede sonuçlandırmayı düşündüğümüz yazı dizimizde piyasaları yorumlarken net tavsiyelerde bulunmaya çalışacağım... Daha önemlisi piyasa kararlarını kendi mantığınızla vermeniz gerekirken doğrunun her zaman aynı değil değişken olduğunu aktarmaya çalışacağım...

En son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim.... Bu günlerde piyasalara iyimserlik hakim olsa da son büyük dalganın gelmediğini düşünüyorum.... Dövizde yükseliş, finansal enstrümanların fiyatlarında düşüş olarak adlandırabileceğimiz en azından bir dalga daha yaşama ihtimalimiz yüksek görünüyor...

Bu beklenti ışığında tek bir seferde pozisyonunu değiştirmeyi düşünenlere bekleyin derim...

Eğer dövizdeyseniz tek seferde YTL'ye geçmeyi planlıyorsanız 1,50 seviyelerini görüp görmeyeceğimizi beklemenizi tavsiye ederim... USD nin şu anki seviyelerinden aşağıya gitmeyerek önce tekrar 1,40 üzerini göreceğini düşünüyorum... Pozisyonunuzun bir kısmını 1,40 lı seviyelerden kademeli likidite etmek de doğru bir strateji olabilir. Bunu ilk kademelerde küçük %10-15 lik parçalar halinde yapılması asıl olası yüksek dalgayı kaçırmamanızı sağlar. Eğer tam tersi YTL'den dövize geçip geçmemeyi düşünüyorsanız, dövize geçmeyi çok tavsiye etmemeyi tercih edeceğim... Diğer yandan yakın bir zamanda döviz cinsinden bir yükümlülüğünüz varsa pozisyonunuzu bu seviyelerde alın ve döviz düşerse dahi üzülmeyin... Riski elimine edin...

Piyasayı kredi kullanmak için izleyen sınırlı sayıda kişiden biriyseniz sonraki yazılarımda ele alacağım....

Unutmamamız gereken `piyasa bir yöne gidecekse gidecektir'.... Trendlerin bozulması çok kolay olmuyor... Geriye dönüp hatırlayalım... EUR/USD paritesinin 0,86 olduğu günlerde FED faizleri düşürmeye başladığı için USD değer kaybetmeye başladı... FED faizleri artırmaya başladığında ise bu sefer USD nin ana değer kaybetme nedeni faizlerin yükselmesi ve beklenen sonuçlarıydı... Tabii bazı datalar bu bakış açısını açıklamak için kullanıldı fakat asıl olan `bir trend başladı mı koşullar ne olursa olsun trendin devam etmesiydi'.... Piyasalara rakamlardan daha çok algılama ve beklentilerin yön vermesiydi...

2008 yılının kötü bir yıl olacağı 2007 yılının ortasına gelmeden önce konuşulmaya başlanmıştı... Borsa rekor üzerine rekor kırarken, döviz başını kaldıramazken bu satırların yazarı hayatında ilk defa dövize yatırım yapmaya karar verdi... 2008 yılında dünyada bozulmalar başlasa da yaşadığımız gibi Türkiye oldukça sağlam durdu fakat globizasyonun nasıl bir şey olduğunu biliyoruz... Orantısal da olsa etkilenmeye başladık... Bozulmalar olduğunda dahi bazılarımız doğru kararlar alındığında aynı anda dövize yatırım yapmanın ve de döviz cinsi kredi almanın doğru bir karar olabileceğini, çift taraflı karın mümkün olduğunu yaşadı...

Bazılarımız tavsiyelerle karar vermek zorundayız... Benim lafım piyasa bilgisi ve tecrübesi ve de bilhassa kuvvetli içgüdüleri olanlarınıza... İçgüdülerinizi kullanın... Doğru kararı vereceksiniz...

Bir sonraki konumuz Emlak Kulisi'nin müdavimleri olan ve asıl ilgileri gayrımenkul ve konut kredisi olan kişilere yönelik olacak.... Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere....

Nejat ÖZONAY


Geri Dön