Recep Bülbül: İstanbul’daki yangın çadır üreticisini sıkıntıya soktu!
Alkur Çadır sahibi Recep Bülbül, “Evet, o çıkan yangın bu sektörün bitmesi oldu. Toplu Konut artık çadır kullanmıyor, çadır yasaklandı. Artık resmi kurumlar prefabrik yapıları tercih ediyor" dedi
Alkur Çadır sahibi Recep Bülbül, “Evet, o çıkan yangın bu sektörün bitmesi oldu. Toplu Konut artık çadır kullanmıyor, çadır yasaklandı. Artık resmi kurumlar prefabrik yapıları tercih ediyor.
Şu anda ürettiğimiz çadırların yan duvarları izocam döşeli olup kesinlikle yanmayan özelliğe sahip. Ayrıca dış branda da zaten alev yürümezlik özelliğine sahip. Yani bir yangın olması durumunda çadırın yanma durumu söz konusu değil. İç iskelet özel yapım olup istenildiği takdirde sökülüp başka bir yere taşıyıp montajı yapılabilir özellikte. İmalatlarımız en ağır kar olarak mesela 80 kg/m2, en sert rüzgar olarak ise 120 km/saat ve en şiddetli depremlere dayanabilecek özellikte çelik iskelet üzerine kurulu.
Efendim ilk önce sizi tanıyalım. Kaç yıldır bu sektördesiniz ve yaptığınız ürünler nelerdir?
Benim adım Recep Bülbül. Bu firmayı 1986 yılında OSTİM Çadır olarak açtık. 4 kardeşimiz ile birlikte bu sektörde faaliyet göstermeye başladık. Şantiye çadırları, işçi şantiyeleri, hayvan çadırları, kurban çadırları, beton yorganları (kışın atılan betonların üzerine yapılan kaplama), kömür ocakları çadırları ve panduf çadırları, afet çadırları, yarım silindirik çadırlar imal ediyoruz. Yaptığımız bütün çadırlar üstün kaliteli malzemelerden üretilip, uzun yıllar hizmet verecek özelliğe sahipler.
Dış ülkelerle ilgili çalışmalarınız da var mı?
Şu anda, genelde müşterilerimiz Ankara dışından. Hatta yaptığımız ürünlerin birçoğu yurtdışına gidiyor. Türkiye'de çalıştığımız firmalar örneğin, Afrikaya, Azerbaycan'a, Sudan'a, Irak'a, Libya, Katar'da işler aldılar ve bizler de oralara işçilerimiz için ve değişik amaçlar için çadırlar üretiyoruz.
Malum geçen yıllarda İstanbul'da bir işçi çadırında çıkan yangın sanırım sizin sektöre büyük bir darbe vurdu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, o çıkan yangın bu sektörün bitmesi oldu. Toplu Konut artık çadır kullanmıyor, çadır yasaklandı. Artık resmi kurumlar prefabrik yapıları tercih ediyor. Çıkan yangında gördüğünüz çadır demeye şahit bir üründü. Hiçbir özelliği olmayan ve yanan bir kumaştan üretilmiş çadır görünümlü bir üründü. Onun yüzünden, bu sektör büyük darbe aldı. Onun yüzünden binlerce insan ekmeksiz kaldı. Böyle bir haksızlık olur mu? Sizler çadıra yasak getirene kadar çadıra kalite getirin. Kimse o yangında bu ürün nasıl yanar demedi? Sadece çadırlar yasaklansın. Şöyle olsun, böyle olsun. Kimse gelip bizim görüşümüzü almadı.
Kazadan dolayı sektörün bitme noktasına getirilmesi gerçekten çok üzücü. Sizce çadırlar nasıl olmalı, kalite olarak neler bulunmalı?
Çadırlar yasaklandı ama prefabriklerde çok pahalı. 5x10 yani 50 m2 prefabrik 50 bin lira tutarken, bizim fiyatımız bin 500 TL tutuyor. Bizim çadırlarımızda daha fazla insan barınabiliyor. Bizim çadırlarımız yanmaz. Düzensiz, disiplinsiz, kalitesiz malzemelerden yapılan çadır tabiki yanar. Çadır durup dururken yanar mı? Bizim çadırlarımız izocam kaplı ve 5 cm kalınlığındaki izocam döşeli. Yani bu ne demek pürmüz tutsanız yanmaz bir özelliğe sahip. Kumaşlarımızda alev yürümezlik var. Birisinin yaptığı hata bütün sektöre mal ediliyor.
Peki efendim, bir çadırın ömrü ne kadar, insanlar bu ürünü kaç yıl kullanabiliyor?
Şu anda çadır sektöründe büyük değişimler var. Hem teknolojik olarak, hemde kullanım olarak birçok yenilik getirildi. Şu anda uzun yıllara dayanabilecek kaliteli ürünler var. Yaptığımız işin arkasındayız ve yaptığımız çadırlar en az 10 yıl kullanılabilecek ürünler. Çalıştığımız firmalar ürünlerimizden çok memnunlar. Özellikle de besicilik yapan müşterilerimizin bir sözü var hiç unutmam. Kendi mesleklerine benzeterek diyorlar ki: Sizin çadırlar besili inek gibi, başka çadırlar ise zayıf inek gibi' Bu sözü hiç unutmam. Hiç unutulmaması gereken bir şey daha var ki, vatandaşlar her zaman kaliteli ürünleri, yerleşmiş firmaları tercih etsin.
Çadırcılık sektörüne yönelik devlet tarafından verilen bir destek var mı? Ya da bu konuda sizlerin yetkililerden beklentileriniz var mı?
Şu anda çadırcı esnafımızın üzerindeki yük çok fazla. Çadırcımıza madem böyle bir yasaklama getirildi, hiç olmazsa biraz kolaylıklar getirilsin. Her türlü destek sadece sanayiciye mi gelir. Neden bizlere bir destek yok? Vergi, KDV, gelir vergisi, işçi sigortası, muhtasar derken bunlar esnafa büyük yükler getiriyor. Biz devletten kolaylık istiyoruz. Hiç olmazsa işçi sigortalarımızda bize kolaylıklar sağlansın. Sigorta ödemelerinde devletimizden destek bekliyoruz. Bizler işçilerimizi çalıştırmak, sigortasız işçi çalışmasının önüne geçmek istiyoruz. Esnafa biraz destek verin, bu esnaf daha fazla çalışsın ve de çalışanımızda hak ettiğinden daha fazlasını kazansın.
Şu anda kullanılan malzemelerinizin tamamı ithal malzemeler mi? Yerli firmaların sektörünüze katkıları oluyor mu?
Kullandığımız malzemeler ekseriye yerli malzeme. Kullandığımız yerli malzeme içinde çok kaliteli ürünler var. Dürüstlük bir hazinedir. Biz müşterimize ne gösteriyorsak, ne taahhüt ediyorsak onu hatta daha da iyisini veriyoruz, en iyi malzemeyi kullanıyoruz. Yurt dışından gelen değişik ürünler de var. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil, ülkemizde çok güzel ürünler üretiliyor ve uzun yıllar dayanabilecek Avrupa'dan hiçbir farkı olmayan çok güzel malzemelerimiz var. Artık Türkiye'de her şey üretilir oldu.
Peki, sektör bu kadar sıkıntı içinde iken, yetişmiş eleman konusunda sıkıntılar yaşanıyor mu?
Yetişmiş eleman konusunda bizim sektörümüzde de büyük sıkıntılar var. Artık elemanlarda da disiplin ve düzen yok. Şimdi elemanlar işe girdiğinde burada biraz çalışayım, tazminatımı alayım çekip gideyim diye düşünüyor. Yani disiplinli güvenilir eleman bulmak, kalifiyeli eleman bulmak artık çok zor.
Eskiden insanlar okumak istemiyorsa gelip çıraklıktan bir mesleğe başlıyorlardı. Her firma kendi yetiştirdiği güvenilir elemanları elinde tutmaya çalışıyor. Bir elemanın yetişmesi ve küçük basit işleri yapabilmesi en az 3 yıl sürüyor. 10 yıllık bir eleman ise tamamen usta bir eleman oluyor ve istediği gibi herşeyi yapabilecek duruma geliyor.
İşçi çadırları dışında firmanızda başka hangi çadırlar üretilebiliyor?
Evet, sadece işçi çadırları, büyük çadırlar değil, aynı zamanda tenis kortları gibi büyük çadırlar yapabiliyoruz. Bu tür çadırlar için yurtdışından büyük talepler oluyor. Bunların yanında mantar çadır tabir edilen çadırlar da imal ediyoruz. Şimdi giderek yaygınlaşan bahçe çadırları, şemsiyeler, dükkanlar için mafsallı tenteler gibi ürünlerde de müşterilerimize hizmet vermekteyiz. Bizim uzmanlık alanımız tabiki şantiye çadırları, büyük çadırlar. Ama aklınıza gelebilecek her türlü çadır imal edebiliyoruz.
Bu bahsettiğiniz çadırlar kaç yıl kullanılabiliyor?
Yaptığımız ürünlerde bulunan brandalar en azından 10 yıl gider. Bunu değiştirirsiniz bir 10 yıl daha gider. Yani uzun yıllar rahatlıkla kullanabilirsiniz. Bir bina bile 20 senede dökülmeye başlıyor. Prefabrik olmadan herşey çadırdan yapılıyordu.
Bulunduğunuz sektörün şu anki durumu nasıl? Bir şeyler değişti mi?
Hayır, çadıra gelen yasak sektörü öldürdü. Çadıra getirilen yasak yüzünden yüzlerce binlerce kişi ekmeğinden oldu. Bir kimsenin yapmış olduğu hatadan dolayı bu sektör bitme noktasına getirildi. Kalanlarda işte bizler gibi zar zor bu işi götürmeye çalışıyor. Herşeyin başında bizim rızkımızı Allah veriyor. Ne mutlu birşeyler yapabiliyoruz, yanımızda çalışanlarımız var.
Yurtdışında bu sektörün durumu nasıl, izlenimleriniz nelerdir?
Bize yurtdışından birlikte çalışalım teklifleri de geldi. Orada bu işi yapan firmalarla yaptığımız görüşmelerde birlikte çalışma kararı vermiştik. Biz onlara yapmış olduğu ürünlerin kataloglarını ve fiyat listelerini göndermelerini istedik. İşte ürünler hakkında bilgiler geldi, ürünler çok güzel ama fiyatları söyleyemiyorum. En basit 3x3 gibi şemsiye gibi bir ürün geldi fiyatı ne kadar biliyor musunuz? 3 bin euro. Türkiye'de satış fiyatı ise 4 bin euro. Yahu ben bu ürünü Türkiye'de nasıl pazarlayım, nasıl satayım? Biz aynı ürüne burada 700 TL diyoruz insanlar yaptırsak mı yaptırmasak mı diye düşünüyor. Avrupada firmalar para kazanıyor, yani yapılan işin kıymeti var. Adamlar bir iki iş yapıyor kısa bir zamanda büyük bir firma haline geliyorlar. Bizler de durum öyle değilki. Bizler onlar kadar kazanamıyoruz. Ben kazanamıyorum ki etrafıma faydam olsun. Ben de öyle kazansam, firmama, işçime çok büyük imkanlar sağlarım. Herşeyden önce ilk olarak işçimin maaşını, sigortasını yatırıyorum sonra kalan olursa onunla da biz idare ediyoruz.
Bakın duvarda Orhan Aydın başkanımızla ilgili bir haberimiz var. Kendisi bizi onurlandırdı, bize lisans kullanım hakkı verdi. Biz bakanlarımızla, iş adamlarımızla birlikte bakın fotoğraflarımız var. Başkanımız Orhan Aydın burayı ziyaret ettiğinde duvardaki bu fotoğrafları gösterdim. 'Bakın sizi ne kadar seviyorum görün' dedim. O da bu durumdan çok memnun oldu. Ostim yönetimini çok seviyoruz, onlarda bizlere büyük destek veriyorlar. Orhan Bey, bizlere her zaman destek oldu.
Sohbetimizin başında yeni bir işyerimiz yapılmakta demiştiniz. Yeni binanıza ne zaman geçeceksiniz?
Şimdi bizim büyük bir yaramıza bastınız. Bizim Yuva Köyü, Mermerciler Sitesi'nin yakınları yani otobanın olduğu kısımlarda 1184 m2 bir arsamız vardı. İmarlı bir arsa. Bizler oraya temel attık ve inşaata başladık. İmarlı olan bu yerde inşaatımız için gerekli izinleri aldık ama bir anda durdurma kararı alındı. Neymiş buradan bir su izale hattı geçiyormuş. İnşaatın yüzde 80'i bitti. Ama şimdi durduk kaldık. Defalarca Büyükşehir Belediyesi'ne dilekçe, Yenihallle'den kürşat belgesi istiyoruz diye taleplerde bulunduk ama alamıyoruz. Burası imarlı bir işyeri arsası. Bizden öncekiler yaptı bitirdi, biz başladık biz bitiremedik. İşyerimiz bitti ama ne yolu, ne elektriği, ne suyu alamıyoruz. Burada BOTAŞ borusu yoldan geçtiği için büyük sıkıntı çektik. Bu borunun burada olduğunu sormadan nasıl imar planı yapılır. Dört sene içerisinde 100 bin liramız boşa gitti. Bir elektrik ve su verseler yol açarım elimden geleni yaparım. Su istemiyorum, hazır su alırım yeterki bana bir elektrik versinler. Bu gibi yarım kalmış ruhsat almış yarım inşaatlar ve mağdur birçok insan var. Orada büyük bir sıkıntı var. Allah rızası için buradaki insanların mağduriyeti giderilsin. İmarlı yer için yeniden çalışma mı yapılır. Bu kez de yeni plana göre BOTAŞ borusu geçecekmiş.
Bütün planlar değişmiş. O ona, o ona atıyor. Vatandaşı niye mağdur ediyorsunuz, imarlı yer ne demek? Ben burayı imarlı diye aldım. İmarlı yer böyle mi olur? Anteks sanayi sitesi burası. Bu bölgede büyük sıkıntı var. Avrupa'da bir dostum bahsetti. Bir imarlı arsa almış, alan ağaçların arasında ormanlık bir yer. Belediye gelmiş demişki burada ne yapmak istiyorsunuz.
Gerekli bilgileri aldıktan sonra demiş ki siz işe hemen başlamayın biraz bekleyin. 15 gün sonra yetkililer gelmiş buranın elektriğini, suyunu, alt yapısını getirmişler ve demişler ki hadi şimdi istediğin gibi yap demişler. Al işte orası Avrupa, burası Türkiye. Bir onlara bakın bir de bizim
düştüğümüz hallere.
Haber Vaktim