Genel

İnşaatta gelenekselliği yaşatmalıyız!

İnsanlık bir şeyi inşa ederken basit ve kolay yapmak istiyorsa düz, dik, yatay, ölçülü, eksenli, tekrarlanabilir yöntemler kullanmak zorunda. Bu da geleneksel üretim modellerini yaşatmamızı ve unutmamamız gerektiğini işaret ediyor.

Yenisöz Gazetesi köşe yazarlarından Serkan Akın bugün köşesinde "Usta" başlıklı yazısına yer verdi. İşte yazının detayları... 



Ne üretim modellerinin değişmesi


Ne inşaat tekniklerinin değişmesi


Ne Avrupa Birliği uyum yasaları ve mevzuatın geldiği nokta


Ne de yapay zekâ ve otonom üretim sistemlerinin gelmek üzere olduğu durum itibarıyla fabrikaların otomatikleşmesi ve üretim bantlarının robotlarla dolacak olması bizi yıldırmamalı


Allah Allah o dönemde alet de yokmuş, nasıl yapmışlar acaba? Sorusundan


Çekiç, çivi, testere, tahta ya da vida dendiğinde bu nedir acaba? Sorusu daha dramatik bir durumu ifade edecek gelecek zamanlarda böyle giderse


Zaten şakül, mastar ya da terazi dendiğinde bırakın normal insanları, neredeyse ustaların bile sırf daha fazla para kazanmak için ihmal ettikleri ve standartlarından uzaklaştırdıkları teknik tavır başka bir yok oluşun işaretlerini gösteriyor bize

Medeniyet, şehir, mahalle, komşuluk, ev, mahremiyet ve benzeri kavramları insanlık adına verdiğimiz mücadelede bir bir kaybederken bu kavramların somut inşası sırasında meslek icra eden bilumum ustalar ve bu konudaki gelenek de kayboluyor zamanla


Konu sadece, “bir konuda eğitim almış ve uzmanlaşarak ustalaşmış bir insanın yaptığı işi artık bir robotun yapması ya da endüstriyel bir üretim modelinde üretilmesiyle değişti” şeklinde teknik ve soğuk bir tespit cümlesiyle ifade edilmesiyle geçiştirilemez


Artık gelinen nokta itibarıyla bu kadar yüksek binalar geleneksel malzeme ve ustalıkla nasıl inşa edilebilir ki ya da milyonlarca adet üretilmesi gereken herhangi bir ürünü geleneksel meslek sahibi bir usta nasıl bitirebilir ki dediğinizde içinden çıkılmaz bir soru yumağı karşısında doğal olarak yenilmiş hissedersiniz kendinizi


Burada yanlış olanın soru olduğunu anlamadığımız müddetçe de doğru çözüme ulaşamayacağımız ortada


Zaten insanlık tarihi boyunca kendi doğal döngüsü içinde, sünnetullaha uygun bir şekilde devam eden doğa ve insan yaşamını “ekini ve nesli helak edercesine” bozup karmaşık hale getirdiklerinden beri sorunlarımızı normal insan zekâsı yerine yapay zekâ, işlerimizi de insan emeği ve geleneksel teknik yaklaşımı yerine robotik, endüstriyel ve otonom üretim sistemlerine bırakmaya başladık 


Bunun sonunda post modern mimarinin geldiği noktada tamamıyla eğri yüzeylerden ve kabuk sistem taşıyıcılardan oluşan çok büyük yapılar masum bir mimari tasarım arayışından çok tahrip edilmiş doğal yaşam döngüsü sonunda hayatta bırakılmış seçilmiş insanların yaşayacakları yeni nesil kentlere doğru arayışı işaret etmektedir


Yaratıcı olan Allah, doğada her şeyin formunu tasarlanmış rastgele ve çözemediğimiz algoritmik bir tarzda kolay bir şekilde ve güzel görünen oranlarda yaratırken kendi adına çok basit ve kolay bir varoluş gerçekleştirir


İnsanlık ise bir şeyi inşa ederken basit ve kolay yapmak istiyorsa düz, dik, yatay, ölçülü, eksenli, tekrarlanabilir yöntemler kullanmak zorunda


Bu da bize insani bir ölçek ile geleneksel üretim modellerini yaşatmamızı ve unutmamamız gerektiğini işaret ediyor


Yoksa hayatımız her şeyiyle zorlaşmaya devam edecek


Dolayısıyla marangoz, ayakkabıcı, sıvacı, demirci ya da boyacı dediğimizde aynı ev, şehir, mahalle, komşuluk dediğimizde ne diyorsak onu kastediyoruz


Naif bir şekilde geçmişe öykünmüyoruz


Derdimiz folklorik ve tiyatral bir arayış değil


Dikmek ve ekmek arasındaki farkı bile bilmediğinizde


Düz tornavida ile yıldız tornavidayı ayıramadığınızda


Odun ile tahtayı hiç görmediyseniz


Sütü sadece markette satılan kutuda gördüyseniz


Savaşı kaybetmek üzereyiz demektir


Aletin olmadığını zannettiğiniz zamanlarda insanlık “mıh” çakıyordu


Şimdi her şeye beşlik vida ile köpük sıkıyorlar


Haftaya devam edelim inşaallah