İzmir için ürküten deprem uyarısı!
Jeofizik Mühendisleri Odası (JFMO) İzmir Şubesi Başkanı Sinancan Öziçer, Ege'deki deprem riskleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. İzmir’de çok fazla fay bulunduğuna dikkat çeken Öziçer, bölgedeki fay hatlarının çökme ve batma tarzında olması sebebiyle daha sık deprem üreteceğini vurguladı.
Deprem kuşağında bulunan Türkiye'de, neredeyse her gün irili ufaklı pek çok deprem meydana geliyor. Evrensel Gazetesi'nden Tolga Güney'in haberine göre; Türkiye'de deprem şiddeti diğer ülkelere göre az olsa da büyük yıkımlar yaratabiliyor. Son senelerde meydana gelen Van, Elazığ ve İzmir depremlerindeki yıkım ve can kayıpları, Türkiye’nin depreme hazır olmadığını gözler önüne seriyor. Uygulanan imar afları kaçak yapılaşmaya engel olamazken, denetimsizlik de büyük felaketleri getiriyor.
Geçen hafta Kuşadası Belediyesi, Ege bölgesinde meydana gelen depremler ve alınması gereken tedbirlerle ilgili alanında uzman kişilerin katılımıyla "Deprem ile kentsel dönüşüm" kurultayı gerçekleştirdi. Olası depremler ve tehlikeler ele alınarak, yapılması gerekenlere konuşuldu.
Jeofizik Mühendisleri Odası (JFMO) İzmir Şubesi Başkanı Sinancan Öziçer, Ege'deki deprem riskleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
İzmir’de çok fazla fay bulunduğuna dikkat çeken Öziçer, bölgede İstanbul gibi 30-40 sene arayla bir deprem beklenemeyeceğinin altını çizdi. Öziçer, “İstanbul’daki faylar tektonik karakterli doğrultu atımlı faydır. Doğrultu atımlı fayın deprem üretme süresi daha uzun ama depremin şiddeti daha fazladır. İzmir’deki faylar horst graben dediğimiz çökme ve batma tarzında olduğundan dolayı bunların deprem üretme süresi daha kısadır. Ondan dolayı İzmir sürekli hem büyük bir deprem olduktan sonra onun artçı depremleri hem de ondan bağımsız bir şekilde 5.5 büyüklüğüne kadar birçok deprem üretecektir. Bu bilimsel bir gerçektir. Ondan dolayı ‘acaba İzmir’de deprem olacak mı’ sorusunu sormaktansa İzmir ve çevresinin deprem coğrafyası olduğunu kabul etmeliyiz. ‘Bundan sonra nasıl önlemler alabiliriz’ diye sormalıyız” açıklamasında bulundu.
ÖNLEMLER
2020 yılında meydana gelen depremin 65 kilometre uzakta olmasına rağmen büyük bir yıkıma neden olduğunu vurgulayan Öziçer, bu şiddette bir depremin merkezinin yerleşim yerleri olması durumunda tablonun daha acı olacağının altını çizdi. Bunun için bir an önce tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yapan Öziçer, “Buna karşı alınabilecek en önemli çalışma, vatandaşların sosyal, eğitim ve barınma haklarını da koruyarak kentsel dönüşümü hızlı ve doğru bir şekilde yapmaktır. Bu kentsel dönüşüm son deprem ve imar yönetmeliklerine göre yapılmalı. Zemin, temel ve yapı tasarımını doğru bir şekilde yapmış depreme dayanıklı yapılar tasarlanırsa 6 ve üzeri depremlere karşı dayanıklı olabilir. Böylece can ve mal kayıplarının olmayacağı bir gelecek yaşayabiliriz” şeklinde konuştu.
