25 / 12 / 2024

Meskeniyet iddiası satışı engeller mi?

Meskeniyet iddiası satışı engeller mi?

Meskeniyet iddiası, İcra ve İflas Kanunu gereğince haczi caiz olmayan mallar ve haklar arasında yer alıyor. Peki, meskeniyet iddiası satışı engeller mi? İşte meskeniyet iddiası yargıtay karar örnekleri...



Meskeniyet iddiası satışı engeller mi?

Meskeniyet iddiası, İcra ve İflas Kanunu gereğince haczi caiz olmayan mallar ve haklar arasında yer alıyor. Kanunun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun ekonomik ve sosyal statüsüne uygun evi haczedilemiyor. Peki, meskeniyet iddiası satışı engeller mi? Meskeniyet iddiası ile ilgili yargıtay kararları nelerdir?


Kanunda yer alan esaslara göre, borçlunun haline münasip evi (ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır).


Burada da belirtildiği üzere, uygulanacak haciz işleminde meskeniyet iddiası bulunan evin değerinin fazla olması durumunda mesken satılarak; haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılıyor. Geri kalan kısım ise alacaklıya olan borçtan düşülüyor.


Ayrıca meskeniyet iddiası ile açılan davalarda, konutun niteliği; ailenin geliri gibi çeşitli unsurlar da göz önünd bulunduruluyor. Örneğin zorunlu ipotek meskeniyet iddiasına engel teşkil etmiyor.


Meskeniyet iddiası yargıtay kararları:


YARGITAY12. Hukuk Dairesi 

ESAS NO: 2012/24921 

KARAR NO: 2013/1325 


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :


Borçlunun, icra mahkemesine başvurusunda, meskeniyet nedeniyle haczin kaldırılmasını istediği anlaşılmıştır. Başvuru bu haliyle İİK. nun 82/12.maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir.


Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunulmasını engeller. Ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar.


Somut olayda, taşınmaz üzerinde haciz tarihinden önce 24.10.2007 tarihli ....A.Ş. lehine tesis edilmiş ipoteğin mevcut olduğu görülmektedir. Bu durumda, mahkemece lehine ipotek şerhi olan bankadan ipoteğin mahiyeti, verilme nedeni sorularak zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenip ödenmediği tespit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. 


Öte yandan İ.İ.K.’nun 82/12 maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince , borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. 


Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan, ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. 


Mahkemece hükme esas alınan 07.06.2012 tarihli bilirkişi raporunda şikayete konu taşınmazın değeri 58.000,00 TL olarak hesaplanmış ve şikayetçinin haline münasip olduğu belirtilmiştir. Rapor bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu yerde veya o yere yakın bir yerde meskeninin bulunması da zorunlu değildir. Bu nedenle borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmesi zorunludur.


O halde mahkemece; ....A.Ş. lehine verilen ipoteğin mahiyeti tapudan sorulup belirlenmeli, zorunlu ipotek olup olmadığı tespit edilmeli, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyecek nitelikte olduğunun anlaşılması halinde; bilirkişilerden ek rapor alınarak borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği değerin belirlenerek, bu tespitlerden sonra borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. 


Öte yandan HMK'nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.


SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi


Esas: 2005/20169

Karar: 2005/266364

Karar Tarihi: 29.12.2005


ŞİKAYET DAVASI - MESKENİYET İDDİASI - BORÇLUNUN TAŞINMAZINI İPOTEK ETTİREREK HACZEDİLEMEZLİK ŞİKAYETİNDEN VAZGEÇTİĞİNİN KABUL EDİLECEĞİ - BORÇLUNUN HALİNE MÜNASİP EV ALMASI İÇİN GEREKEN BEDELİ KENDİSİNE ARTANIN ALACAKLIYA ÖDENMESİNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ


ÖZET: Borçlunun taşınmazını ipotek ettirmekle, haczedilemezlik şikayetinden peşinen vazgeçtiğinin kabulü gerekir. Ayrıca borçlunun sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması, haline münasip evi alabileceği bedelin tespiti zorunludur. Borçlunun haline münasip bir evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise, mahcuz satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın buna göre yapılmasına karar verilmesi gerekir.


(2004 S. K. m. 82)


Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:


Karar: Haczedilemezlik şikayetine konu taşınmazın, takip dosyalarında mevcut tapu kayıt örneklerinde, takyidatların çıkarılmadan gönderildiği görülmektedir. Üzerinde ipotek bulunan (mesken, zirai kredi, esnaf kredi nedeniyle konulan benzeri ipotekler hariç olmak üzere) taşınmaz hakkında meskeniyet iddiasında bulunulamayacağı, borçlunun taşınmazını ipotek ettirmekle, haczedilemezlik şikayetinden peşinen vazgeçtiği kabul edilmektedir. Öncelikle bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Öte yandan borçlunun sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması, haline münasip evi alabileceği bedelin tespiti zorunludur. Borçlunun haline münasip bir evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise, mahcuz satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın buna göre yapılmasına karar verilmesi gerekir.


Açıklanan değerlendirmeleri taşımayan rapora istinaden yazılı şekilde davanın kabulü yolunda hüküm tesisi isabetsizdir.


Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. 



Meskeniyet iddiası nedir?



Geri Dön