08 / 11 / 2024

Murat Aydın: Siluet fotoğrafı benim de içimi acıtıyor!

Murat Aydın: Siluet fotoğrafı benim de içimi acıtıyor!

Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, Türkiye’nin tartıştığı, İstanbul’un tarihi siluetini bozan 16/9 kuleleriyle ilgili ilk kez konuştu: “Zeytinburnu sahilini dönemin Turizm Bakanı Ertuğrul Günay planladı'' dedi.




Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, ''Ben ruhsat vermeseydim suç işlemiş olurdum. Öngörülemeyen bir durum. O fotoğrafın savunulacak bir yanı yok. Benim de yüreğimi sızlatan bir fotoğraf”


Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, Türkiye’nin tartıştığı, İstanbul’un tarihi siluetini bozan 16/9 kuleleriyle ilgili ilk kez konuştu: “Zeytinburnu sahilini dönemin Turizm Bakanı Ertuğrul Günay planladı. Ben ruhsat vermeseydim suç işlemiş olurdum. Öngörülemeyen bir durum. O fotoğrafın savunulacak bir yanı yok. Benim de yüreğimi sızlatan bir fotoğraf”


4. ve son döneminiz. Görüyorum ki bu dönemde imar projelerinden çok kültür-sanat projeleri öne çıkıyor. Örneğin Kültür Vadisi projesi... Niye böyle bir projeye ihtiyaç duyuldu?


Kültür Vadisi projesi çok eski aslında. Benim kadar eski. İlk dönemimde başlattığım, en azından hayallerini kurduğum, sonra hazırladığım önemli bir proje. Kültür Vadisi hem sosyal-kültürel hem de fen ve imar iç iç içe olan bir proje. Sur boyunda Topkapı Merkezefendi dediğimiz bölgeden başlayıp sahile kadar uzanan alan içinde. Temelinde, buradaki yaşanmışlıkların ortaya koyduğu eserlerin kalıntılarını açığa çıkarmak var. Bu bölgede Ortodoks kültürüyle ilgili eserler var. İslam kültürüyle, Mevlevilik’le ilgili eserler, Osmanlı’dan kalan birçok eserin izleri bulunuyor. O bölgeyi ihya etmekle ilgili bir projeyi yıllar öncesinde başlattık. Hâlâ devam ediyor, büyük ölçüde de tamamlanmaya başladı.


Kültür Vadisi için ne yapıldı, ne yapılacak?


Bu projeyi merkezi yönetim, İBB, valilik ve Zeytinburnu Belediyesi yapıyor. Yenikapı Mevlevihanesi ihya oldu ve şu anda orada bir üniversite var. Merkezefendi Camii’nin restorasyonu, Mimar Sinan döneminden kalan hamam kalıntıları ortaya çıktı. Balıklı Rum Manastırı ve çevresinin düzenlenmesi, çeşmeler, konaklar, mabetler, tekkeler ihya edildi. Süreç içinde eski eserlerin çoğu tamamen yok olmuş, üstüne gecekondular ya da beton binalar yapılmış. O binalar yıkılıp yerine geçmişte var olan eserler yapılmaya çalışılıyor. 2000’e yakın bağımsız birim yıkıldı.


2.4 kilometrekarelik bir alan. Ciddi bir kısmı da mezarlık. Mezar taşlarını tek tek tespit ettirdik. Burada geçmişle gelecek bağlantısını kuruyoruz. 1600-2000 yıllık yaşanmışlık ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Bu bölgede insanlar dolaşırken 2000 yıl öncesine gitsin, sonra bugüne gelsin. Bu, Zeytinburnu’nda yaşayanların Zeytinburnu’na bağlılıklarını, aidiyet duygularını da artıracak bir proje. Nitekim öyle oldu, bugün Zeytinburnu tarihi bir bölge olarak anılmaya başlandı. Merkezefendi’den yola çıkarak Türkiye’nin ilk tıbbi bitkiler bahçesini kurduk. Burada bilimsel çalışmalar yapıyoruz. 700’e yakın tıbbi bitki yetiştiriliyor. Bir laboratuvar gibi. Nağmedar’ı restore ettik. Klasik müzikle ilgili insanları topluyoruz. Neyzenlerin buluşma noktası oldu.


Peki Zeytinburnu halkının bu kültür-sanat faaliyetlerine ilgisi, katkısı var mı sahiden?


İlgi çok büyük. 6 yıl önce önemli projeleri açıkladığımda “Kültür-sanat alanında farkındalık oluşturacağız” demiştim. Halkın olağanüstü ilgisini hissetmiştim. Tiyatro için kuyruğa giren vatandaşları görünce çok mutlu oluyorum. Koltukların tamamı doluyor. Yılda 200 bin kişi bilet alarak kültür-sanat etkinliklerinden yararlanıyor.


Dezavantajlı bölgelerde kentsel dönüşümün olmazsa olmazı kültürel dönüşüm mü?


16 yıl önce başkan olduğumda anket yaptırmıştım. Sorulardan biri “Zeytinburnu’nda yaşamaktan mutlu musunuz”du. Vatandaşların 3’te 2’si mutlu olmadıklarını ifade etmişlerdi. Çünkü yaşam koşulları iyi değildi, ortak yaşam alanları yoktu. Bu ne demek? İnsanlar buradan kurtulmak istiyor demek. O zaman koşulları iyileştirmemiz gerekiyor. Bu bağlamda kültürsanat faaliyetleri çok önemli. Fiziki dönüşüm tek başına bir anlam ifade etmiyor.


Madem dönüşüm dedik, kentsel dönüşümle devam edelim. İlk proje Sümer Mahallesi’ydi. Orası bitti, peki arkası gelecek mi?


Üç tür kentsel dönüşüm başlattık. Bir afet referanslı, depreme hazırlıkla ilgili. Can güvenliğini sağlamakla ilgili. İki kültür referanslı dönüşüm, Kültür Vadisi’nde yaptığımız dönüşüm gibi. Üç, yaşam kalitesini artıracak dönüşüm. Deprem riski olmasa bile neticede burası kötü yapılaşmış bir yer. Yeni sosyal alanlar inşa etmemiz gerekiyor. Önceliğimiz afet referanslı ve kültür dönüşümü. Sümer Mahallesi, afet referanslıydı. Yaşam kalitesini de iyileştirecek çalışmaları da mutlaka yaptık. Farklı mahallelerde küçük küçük projeler var.


Zeytinburnu, deprem açısından riskli bölgelerden. Ne yapıldı şimdiye kadar?


Zemin sağlam olsun diyelim. Binalar deprem düşünülmeden yapılmışsa çok etkilenir. Geçmişte Türkiye’de deprem düşünülmeden binalar yapılmış. Kamu düşünmemiş, halk hiç düşünmemiş. Geçmişte bu işin yasası yoktu. Şimdi yasası var. Geçmişte örnek olacak çalışmaları yaptık. Şimdi vatandaşın yapması lazım, yasanın imkânlarından yararlanarak. Yeni yasa, bina çürükse, yenilenmesi gerekiyorsa ruhsat harç muafiyeti getiriyor, kredi desteği, kira yardımı getiriyor.


Birleşme olursa, 4-5 parsel biraraya gelirse artı imar hakları veriliyor. Bir varsayıma göre 197 deprem yönetmeliğinden önce yapılmış binaların tamamı çürük. Sıkıntı var. Bunların yenilenmesi gerekiyor. Bunu da kamunun yapması mümkün değil. 1999’dan önce yapılmış binaların çoğunun yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Bizde yaklaşık 17 bin bina var. 1999’dan önce 15 bin bina yapılmış. Binaların büyük çoğunluğunun yıkılıp yapılması lazım. İBB’yle yaptığımız bir çalışmada 2 bin 295 bina çok daha riskli görünmüştü. Bununla ilgili tebligatları yaptık, bir kısmı yıkılıp yapıldı, bir kısmıyla ilgili de halkı ikna etmeye çalışıyoruz.


Bir deprem senaryonuz var mı?


Büyük bir deprem, İstanbul merkezli deprem, Türkiye’nin kıyameti olur. Mahalle afet gönüllüleri çalışmalar yapıyor. Ama o kıyamet içinde kim ne yapabilir? Mutlaka plan olarak toplanma noktaları var ama daracık sokaklar, iki bina çöktüğü zaman nereden ulaşacaksınız? Merkezi yönetimin yaptığı ciddi çalışmalar var ama önce binaları sağlamlaştırmalıyız.


Bu park için saldırıya uğradım ama vazgeçmedim


“Parka, yeşil alana çok ihtiyacımız var. İstanbul Üniversitesi’nin bir vakfı var. Doktor Ziya Gün Vakfı, onun arazisi vardı imara açılmış, imara kapattık. Kiralayıp park yaptık. Yılda 600 bin lira kira ödüyoruz. 25 bin metrekarelik alanı park yaptık. Nerede uygun bir alan bulursam park yapmaya çalışıyorum. Küçük bir parkımız var; adı Zeytin Park. Yaklaşık 2 bin metrekare. Buranın planlarında AVM vardı. Ticaret merkezi artı konut yapılacaktı. Orayı kamulaştırdım, projeyi iptal edip zeytin ağaçları diktim. 10 yıla yakın davalar sürdü. Ve orası yüzünden saldırıya uğradım. Öldürülebilirdim. Kaç kez saldırıya uğradım. Küçücük bir park ama 10 yıl mücadele ettim. Mahkemelik oldum, saldırıya uğradım. O tehdidi göze alıp vazgeçmedim. Şimdi binaların arasında vatandaşın nefes alacağı bir park oluşturduk. En önemli projelerimizden birisi de askeri lojmanların park haline getirilmesi. 117 bin metrerakelik alanın 90 bin metrekaresi park olacak. Tam orta noktada önemli bir park yapacağız.”


‘Günay planladı, ruhsat vermek zorundaydım’


Zeytinburnu deyince, artık ilk akla gelen silueti bozan ve çok tartışılan 16/9 kuleleri. Silueti bozan kısımların tıraşlanması için bir karar vardı. Peki ne olacak?


Yasal süreç devam ediyor.


En son Danıştay kararı vardı ama tıraşlanması yönünde. Niye uygulanmadı?


İki farklı karar var. Tabii orada biz planlı bir yere ruhsat vermişiz. Gayri yasal hiçbir şey o dönemde yok. Şimdi mahkemenin verdiği kararlar var. O kararlar doğrultusunda yıkım kararını aldık. Yıkımı uygulamayla ilgili adımlar attık. Sonrasında çıkan farklı kararlar var. Yani yasal süreç devam ediyor. Yargı süreci tamamlansın bakalım.


İhale açılmıştı yıkım için ancak kimse katılmamıştı. Bir daha ihale açılacak mı?


Yıkımla ilgili her zaman ihale açarız. Gerektiğinde ihaleler açılır. Bu özel bir durum. Yargının vereceği karara göre hareket edilecek.


Ruhsat aşamasında müdahaleniz olamadı mı? Bütün bu tartışmaların ardından bir özeleştiri yaptınız mı? “Hesaplamalıydık, öngörmeliydik” gibi...


O binaya baktığınızda İstanbul’daki bütün yüksek binaları görüyorsunuz. Ondan yüksek binalar da var. O bir sembol haline geldi. Ben böyle bir şeyle anılmak istemezdim. Kaçak yapılaşmayla Türkiye’de en çok mücadele eden belediye başkanıyım. Dönemimde 15 yılda bir tane sıfırdan başlayıp bitmiş kaçak bina gösterilsin, istifa ederim. Dönemin Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Zeytinburnu sahilini yüksekliği serbest olarak planlamıştı. Bizim plan yetkimiz yok. Biz sadece ruhsat veriyoruz. Günay bu projelere karşı çıkıyor ama kendisinin imzası var. Neye imza attığının farkına varsınlar. Biz, o yapılmış olan planlara göre ruhsat vermezsek suçlu duruma düşeriz. Öngörülemeyen bir durum. Böyle bir fotoğraf çekileceği öngörülememiş. O fotoğraf başka binalar için de çekilebilir. O fotoğrafın savunulur hiçbir yanı yok. İnsanın yüreğini sızlatan bir fotoğraf ama gerçek o fotoğraftan ibaret değil. Sayın Günay karşı çıkıyor da o sahil bandını arş serbest (yükseklik serbest) olarak niçin planladı, niçin altında imzası var? Ben kendisine de söyledim, “Siz yaptınız bunu” dedim. 300 metre yap-500 metre yap; hiçbir sınır yoktu. Sayın Günay baksın, öngörsün; diğerleri niçin öngöremedi? Bizim ilçe belediyesi olarak direkt plan yapma yetkimiz yok. Ruhsat vermek zorundayız. Yoksa görevi kötüye kullanmış oluruz, suç işlemiş oluruz. Bu fotoğraf benim de içimi acıtan bir fotoğraf.


Habertürk- Esra Boğazlıyan


Geri Dön