Piyalepaşa Bostanı'na otopark mı yapılacak?

Hepi topu bir avuç kalan bostanlar, milyonluk şehir İstanbul’da lüzumsuz bir yeşillik olarak görülüyor. Sayın yöneticilerimiz de bu gereksizliğin farkındalar ki beton yığınların arasında kalmış bu yeşil alanları da ortadan kaldırıyorlar!

Önce bostan ne demek, ona bakalım: Türkçeye Farsça ‘büstan’ kelimesinden geçen bostan, sebze, meyve ya da çiçekli bitkilerin yetiştirildiği yere denir. Şimdi günümüze uzanalım: Hani şu, Genç Osman’ın öldürülmesine sahne olan Yedikule Zindanları’nın oradaki bostanlar var ya, son zamanlarda gündemde; çünkü burası işgal altında! İstanbul, zaten taşradan gelen göçler sonrası, kendi ahir zamanını yaşıyor. Üstüne bir de tarihî mekânları törpüleniyor, gözlerinin içine bakıla bakıla yüzüne silah doğrultuluyor. Şu kentsel dönüşüm ne menem bir kavramsa, şehirlerin üstünde karabasan gibi dolaşıyor. İşte, tarihî Yedikule Bostanları da bu dönüşüm ayağına, ortadan kaldırılıyor. Hadi, resmî adıyla yazalım, ‘Yedikule Kapı ile Belgrad Kapı Arasında Kara Surları İç Koruma Rekreasyon Projesi’ kapsamında can çekişiyor. Bin 500 yıldan beri kentsel tarım alanı olan Yedikule bostanlarının büyük bölümü, Fatih Belediyesi ve İBB tarafından yok ediliyor. 70 bin metrekarelik park projesi kapsamında üzerine moloz ve toprak yığılarak ürün veremeyecek hale getiriliyor.

Kuzguncuk, Üsküdür’a bağlı bir Boğaziçi köyü. Köy diyoruz; çünkü halen bu özelliğini muhafaza ediyor. Üstünden Boğaz köprüsü geçmese, pekâlâ İmparatorluğun son dönemleri burada donmuş kalmış, dersiniz. İşte, bu güzel yerde de tarihî bir bostan var. 17 dönümlük alan, bir semtin hafızası ve her sene Hıdırellez’in kutlandığı merkez üssü aynı zamanda. Mahalleli, Üsküdar Belediyesi’nin bostan tasarrufuna karşı çıkmış, eylemler düzenlemişti. Bunun üzerine 20 kişilik bir heyet Belediye yetkilileriyle görüşmüş, Belediye de bundan böyle Kuzguncuk Bostanı ile ilgili karar alma ve düzenleme konularında Kuzguncuk Derneği önderliğinde oluşturulacak bir komite ile birlikte hareket edeceği belirtmişti. Burada, mahalleli, kendi domates, biberini yetiştiriyor. Her bir mahallelinin burada yeri söz konusu ve sırayla herkes kendi ekimini yapabiliyor. Bostanda ayrıca unutulan bir güzellik olan yazlık sinema da ses veriyor.

Piyalepaşa Bostanı, otopark oluyor!

‘Muhteşem Süleyman’ın devlet adamı olan Piyale Paşa, on dört sene Osmanlı donanmasının kaptan-ı deryalığını yapar. 1578 senesinde vefat eder ve Kasımpaşa’daki adına yaptırdığı Piyale Paşa caminin haziresine defnedilir. İşte, Kasımpaşa Vadisi’ndeki Piyalepaşa Bostanı’nın geçmişi 450 yıla dayanıyor. Burası aynı zamanda, son cami bostanı addediliyor ki, acaba bu özellik kaç kişinin umurunda? Bir de şöyle tarihî bir gerçek var ki o da, bilhassa 16. yüzyıl camilerinin bostanlarıyla da meşhur olması. Mesela bugün etrafında çaycıların olduğu Fatih Camii’nin de bir zamanlar bostanı vardı, keza Beyazıt Camii’nin de… Bakın Osmanlı tarihçisi Aleksandar Sopov ne demiş, “16. yüzyılda inşa edilen külliye, tekke, medrese ve camilerin bitişiğinde mutlaka bostanlar ve bahçeler var. Bunlar caminin avlusu ve haziresinden ayrı olarak düşünülmemiş. Bu bostanlar çoğu zaman dini yapılara gelir getiren tarım alanı olarak kullanılıyor. İstanbul’da bunun tek örneği Piyalepaşa Bostanı’dır. Bu bostanın yok edilmesi demek elimizde kalan son örneğin yok edilmesi demektir.”  Ve burası İBB’nin otoparkı olacağı gerekçesiyle yıkılacak! Ama herkes Kanunî Sultan Süleyman’ı çok sever değil mi? ‘Ey şanlı ordu, ey şanlı asker…’

Yeni Hayat