08 / 11 / 2024

Tek bir yeni şerit eklemeden trafik sorunu çözülebilir mi?

Tek bir yeni şerit eklemeden trafik sorunu çözülebilir mi?

Tek bir yeni şerit eklemeden trafik sorunu çözülebilir mi? 3D yazılım devi Autodesk, bu konuda dünyanın çeşitli ülkelerinde kullanılan alternatif çözümleri 8 maddede sıralayarak, geleceğe yeşil ışık yakıyor.




2050’de dünya nüfusunun yüzde 75’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Bugün bile pek çok insanı çileden çıkaran trafik sıkışıklığına dair etkin çözümler geliştirilmezse, gelecekte trafik sorunu ciddi maddi ve manevi kayıplara neden olacak. 3D yazılım devi Autodesk, bu konuda dünyanın çeşitli ülkelerinde kullanılan alternatif çözümleri 8 maddede sıralayarak, geleceğe yeşil ışık yakıyor.


Kronik trafik sıkışıklığı, şehir hayatında kişilerin yaşam kalitesini etkileyen bir sıkıntı olmanın ötesinde, makro anlamda ekonomi ve çevreye de ciddi zarar verebiliyor. Bu konuda ABD, Texas’ta A&M Ulaşım Enstitüsü tarafından kısa süre önce gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, banliyöde yaşayan ortalama bir Amerikalı yılda 38 saatini trafikte geçiyor. Boşa harcanan tüm bu zaman ve yakıtın maliyeti ise yılda 121 milyar ABD doları gibi sarsıcı bir rakama ulaşıyor. Bazen en kısa mesafeleri bile kat etmenin saatler alabildiği İstanbul gibi büyük şehirler özelinde bakarsak, Türkiye de trafik sıkışıklığı konusunda sıkıntı yaşayan ülkeler arasında bulunuyor.


Türkiye İstatistik Kurumu’nun 17 Ekim 2014 tarihli verilerine göre Türkiye’de trafiğe kayıtlı araç sayısı Ağustos 2014 sonu itibarıyla 18 milyonu geçti. Ağustos ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı ise geçen yılın aynı ayına göre %1,9 artış gösterdi. Türkiye’nin büyük şehirleri, trafik sıkışıklığı konusunda, Avrupa ortalamasında ön sıraları çekiyor. Üstelik yüzyılın ortasına kadar, tüm dünyada şehirlerde yaşayan insanların oranının, bugünkü yüzde 50’ler seviyesinden yüzde 75’e yükselerek yollara çok daha fazla yük bindirmesi bekleniyor. Bu durumda, trafikte sıkışıp kalarak boşa giden kaynakların önüne geçmek için yollara yeni şerit eklemekten başka çözümlere başvurulması gerekiyor.


Neyse ki, şehir yönetimlerinin şehir içi trafik sıkışıklığının üstesinden gelmek için başvurabileceği başka seçenekler de mevcut. Şehir planlamacıları, trafik sorununu çözmek için herhangi bir yapı inşa etmeden önce bu çözümlerin etkisinin simüle edilmesine yardımcı olabilecek pek çok yazılım araçlarından yararlanıyor. Bu sayede, farklı senaryolarla deneme yaparak, trafik ile ilgili sıkıntıların üstesinden gelecek en iyi çözüm karışımını seçebiliyor. Dünyanın 3D yazılım lideri Autodesk, bugün dünyanın çeşitli şehirlerinde kullanılan alternatif çözümleri 8 madde altında toplayarak, şehirlerin geleceğe hazırlığında onlara yol gösterici olmak istiyor.


1- Toplu taşıma odaklı yapılaşma. Phoenix veya Los Angeles gibi birçok büyük ve genişleyen şehirde, birincil taşıma biçimi özel otomobiller. Bu şehirlerde herkes işe otomobille gittiğinden yollar çok geçmeden tıkanmaya başlıyor. Bu sıkıntıyı yaşayan şehirler, var olan bir toplu taşıma sistemine yürüme mesafesi uzaklıkta yüksek yoğunluklu konut projeleri inşa ederek toplu taşımanın kullanımını teşvik edebilir; bu sayede trafiğin yoğun olduğu saatlerde özel taşıtlar yollardan kaldırılmış olur. ABD’de Portland, Oregon ve Washington şehirleri, yeni imar projelerinin mevcut hafif raylı sistem duraklarının yakınlarına yoğunlaştırmakta çok başarılı olan örneklerden.

 

2- Hızlı otobüsler. Metrobüs uygulaması bölgeden bölgeye değişiklik gösterse de, tipik olarak otobüslerin yüksek sayıda insanı A noktasından B noktasına taşıyabilmesi için yollarda otobüslere özel bir şerit yaratılması anlamına geliyor. Aralarında Kolombiya’nın Bogota şehrinin de bulunduğu Güney Amerika’daki birçok şehir Metrobüs uygulamasında dikkate değer bir başarı elde etti. Ancak her toplu taşıma kararında olduğu gibi, burada da bir ödün verilmesi gerekiyor: Bir metrobüs hattı koymak otomobillerin kullandığı bir şeridi de kaybetmek anlamına geliyor. Bu noktada yazılım modelleri ulaşım ağının tamamının analiz edilmesine yardımcı olarak, oluşturulan bir metrobüs sistemi ile bir yolun daha ne kadar yolcu taşıyabileceğini ve ev ile iş arasındaki günlük seyahatlerin potansiyel olarak ne kadar azaltılabileceğini gösterebilir.

 

3- Akıllı trafik ışıkları. Kimse kırmızı ışıkta beklemeyi sevmez; özellikle de yeşil yanan şeridi kullanan yoksa. Adaptif trafik ışıkları, trafik akışını iyileştirmek için sinyalleri gerçek zamanlı olarak değiştiriyor. Üstelik bu akıllı trafik ışıkları sadece özel otomobillere yönelik olarak kullanılmıyor. Metrobüs sistemimizi hatırladınız mı? Akıllı trafik ışıkları, programın gerisinde kalmış olmaları halinde metrobüslere yeşil ışık yakarak programı yakalamalarını sağlıyor. Sonuç mu? Yolcu sayısını teşvik eden daha güvenilir bir metrobüs hizmeti.

 

4- Trafik akışında ayarlamalar. Bu mantığa aykırı gelebilir, ama trafik çok yoğunlaştığında, herkesi biraz yavaşlatarak verimliliği daha da artırabilirsiniz. Otoyola giriş şeritlerinde ölçümlü girişler veya yol üzerinde benzeri ölçüm cihazları hız dinamiğini kontrol ederek genellikle trafik sıkışıklıklarına yol açan dur-kalk trafiğinin önlenmesine yardımcı oluyor. Aralarında Almanya, Birleşik Krallık ve Birleşik Devletler’in de bulunduğu birçok ülkede uygulanmış olan aktif trafik yönetim sistemleri, yolun sabit bir kısmının kapasitesinin nasıl teknoloji ile artırılabileceğini gözler önüne seriyor.

 

5- Sıkışıklık fiyatlama gişeleri. Londra ve Singapur gibi yerlerde büyük bir başarıyla kullanılan sıkışıklık fiyatlaması şehirlerin mevcut yoldan daha fazla kapasite elde etmesinin bir başka yolunu sunuyor. Şehir merkezine araba ile gelenlerden belirli bir ücret alınmasını öngören sıkışıklık fiyatlaması, tek bir otomobili birkaç kişinin ortaklaşa kullanmasını teşvik ederek yolda saat başına normalde olduğundan daha fazla insanın taşınmasına imkan veriyor. Elbette, insanlar halen tek başına araç kullanma ayrıcalığını, bedelini ödemek kaydıyla kullanabilir. Neyse ki, bu sürücülerden elde edilen gelir sıklıkla yolların tamiri ve geliştirilmesine harcanıyor.

 

6- Bisiklet paylaşım hizmetleri. Bisikletlerin otomobillere kıyasla daha az yer kaplaması, herhangi bir yol parçasına daha fazla bisikletçi sığdırabilmeniz anlamına gelir. Her ne kadar bisikletçilerin sayısındaki artış yolun bir kısmının bisiklet şeridi oluşturulmasına harcanması anlamına gelse de, bunlar genellikle araba şeridinin yarısı genişliğindedir. Bisiklet paylaşım programları insanları otomobillerinin yerine bu alternatif ulaşım yolunu kullanmaya teşvik edebilir. Nisan 2013 itibariyle, dünyanın dört bir yanında bulunan yaklaşık 535 bisiklet paylaşım programında, tahmini olarak 517.000 bisikletin yer aldığı bir filo bulunuyordu. Şehrin geneline yönelik bir yan fayda olarak, bisikletler hem sürücülerin sağlığı hem de fosil yakıtlara bel bağlamadıklarından çevre için yararlı.

 

7- Otomobil paylaşım hizmetleri. Uber gibi şirketler, uygun bir otomobili olan sürücüler ile birlikte yolculuk etmek isteyen insanları bir araya getirerek dünya çapında başarı elde etti. Basitçe söylemek gerekirse, daha yaygın şekilde kullanılmasını sağlamak için araç kullanımını optimize etmenin bir yolunu buldular. Tıpkı bisiklet paylaşımında olduğu gibi, otomobil paylaşım hizmetleri de bir noktadan diğerine ulaşmanın alternatif bir yolunu sağlayarak potansiyel olarak özel otomobilleri yollardan kaldırabiliyor.

 

8- Kendiliğinden giden arabalar. Sürücüsüz taşıtlar trafiğin hafifletilmesinde bir role sahip olabilir mi? Konsept, göründüğü kadar inanılmaz değil. Sürücülerin belirlenmiş bir hızı korumasına yardımcı olan ve kendiliğinden giden arabanın çok basit bir varyasyonu olan hız sabitleyiciyi düşünün. Bugün artık birçok otomobilde bulunan adaptif hız sabitleyici, bunu bir adım daha öteye taşıyarak öndeki araçlar ile güvenli bir mesafenin korunmasının sağlanması için aracın hızını otomatik olarak ayarlıyor. Bu teknolojiyi daha da uca taşırsak, bir gün saatte 90 km sabit hızla diğerinin iki metre arkasından giden sürücüsüz arabalara sahip olabiliriz; bu ise, bugüne kıyasla daha fazla arabanın yoldan faydalanmasına imkan verecektir.

Sonuç


Gitgide daha fazla insan şehir merkezlerine çekilirken, şehirlerin trafik sıkışıklığı ile başa çıkmak için yeni yaklaşımlar bulması gerekecek. Şehir yönetimleri, daha fazla yol yapmak yerine, mevcut seçeneklerden oluşan yelpazenin tamamını araştırarak gitgide daha da kötüleşen trafik ile başa çıkabilir ve kent merkezlerini gelecek on yıllar için daha yaşanabilir yerler haline getirebilirler.



Geri Dön