Türkiye'de bütüncül konut politikasına ihtiyaç var: GYODER'den konut ve kira fiyatlarını düşürmek için öneriler!
GYODER Başkanı Neşecan Çekici, Türkiye'de bütüncül konut politikasına ihtiyaç olduğunun altını çizerek, TCMB'nin konut ve kira fiyatlarını düşürmek için gündeme getirdiği önerileri değerlendirdi. İşte o açıklama...
Konut satışlarında yaşanan düşüş, fiyatlardaki yükseliş, kiralık konut bulmanın zorlaşması ve kira bedellerindeki fahiş zamlar vatandaşların gündeminden düşmüyor. Merkez Bankası tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan Enflasyon Raporu'nda, konutta fiyat artışlarınınn enflasyondaki etkisinden bahsederek öneriler yapıldı.
Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Neşecan Çekici, konut sektörünü tüm ayrıntılarıyla değerlendirdiği bir açıklamada bulundu.
Habertürk'ten Ahmet Hamdi Girgin'in haberine göre; GYODER Başkanı Neşecan Çekici, Türk gayrimenkul sektöründe konut segmentinin çok önemli bir yer tuttuğunu belirtti ve "En düşük oranda artış olmasına karşın yine de geçen seneyi konut endeksinde artışla kapattık. Türkiye'de en az her sene 800 bin konut üretimi gerekiyor ki ruhsat sayıları şu anda bunu desteklemiyor, çok geride kaldı. Bu nedenle bir arz sıkıntımız mevcut. Fiyatlar buna göre şekilleniyor. İpotekli satışlarda kredi faiz oranı sorunumuz ve kredi verilememe sıkıntımız bulunuyor. Daha doğrusu aylık taksitler çok yüksek çıkıyor ve erişilemiyor. Tüm bunlar tabii ki kiracılık mekanizmasını çok etkiliyor ve tedbirler bu yöne doğru bizi getirdi" ifadelerini kullandı.
Boş konuta vergi konusuna da değinen Neşecan Çekici, "Kademeli vergi, hisseli kiracılık gibi kavramların içini açıp baktığımızda tabii ki bir birkaç soruyla içini doldurmak gerekli. Bunların en önemlisi boş konut ne demek, nasıl boş konut belirlenecek? Burada sosyal bir anlayış olduğu, mülkiyetin tabana yayılmak istendiği oldukça ortada. Fakat bazı içini doldurabileceğimiz kavramları öğrenmemiz gerekmekte. Örneklendirmek gerekirse boş konut sene bir kere kullanılan konut, 2-3 hafta kullanılan konut boş konut mudur? Kavrama dahil edilecek mi? Aidatı ödeden bir konut bu kavrama dahil edilebilecek mi? Nasıl tespit edilecek? Burada 'nasıl' sorusunu soruyorum" açıklamasında bulundu.
Çekici, kademeli vergi kapsamında da neye göre vergi alınacağını sordu ve "Gerçek değerler bilinmiyor, beyana dayalı bir sistem bulunuyor. Emlak vergi değeri üzerinden alınacaksa, 10 milyon TL'lik konutun emlak vergi değeri, yeri geliyor 1 milyon TL olabiliyor. Bunun üzerinden alıncaksa vatandaşlar 'ufak bir vergi vereyim, yine boş tutayım' diye düşünebilir. Çözüm müdür, tartışmalı" diye konuştu.
KİRALAMAK AMACIYLA KONUT YATIRIMI YAPILMASI ORTADAN KALKTI
Neşecan Çekici, geçen dönemlerde yatırım için alınan konutların yüzde 50'sinin kiraya verildiğini aktardı ve kiracıların konut üretiminin yatırımcılar tarafından yapıldığının altını çizdi.
Açıklamasında "Kira için alma durumu biraz ortadan kalktı. Kira getirileri azaldı. Kira artışındaki yüzde nakit akımı olarak yatırımcıyı olumsuz etkiledi. Biz aslında devletin her yıl üretmesi gereken 200-250-300 bin konutu yatırımcıdan sağlıyorduk. Şu anda bu gittikçe azalıyor. Burada bir sorun mevcut" ifadelerine yer veren Çekici, sektöre bir can suyunun gerekli olduğuna, B plus konutların, ipotekli satılan konutların yeniden devreye alınmasının gerektiğine dikkat çekti.
Çekici, konuya ilişkin olarak "O zaman devlet bir kiracılık modeliyle katkı sağlasın, devlet için bu 20-25 milyar dolarlık bir yatırım anlamına gelir. 200-250 bin konut kapsamında söylüyorum bunu. Biz dedik ki; kamu-özel sektör iş birliğinin meyvelerini kullanalım. Çok tecrübeli bir geliştirici kitle bulunuyor. Bunu sistemin içine dahil edelim, devletten de bilabedel gibi gözüken ancak sonra kiralık evlerle aslında geri verdiğimiz bir araziyi ödünç alalım. Bu arazi üzerine kamu-özel sektör iş birliğiyle bir sistemde konut üretimi başlasın. Bu devamlı birbirini besleyen, çeşitli bölgelerde on binlerce konutu inşa edelim. Sonuçta kiralık evlerin devlete kaldığı bir model. Devlet buradan kiraları regüle etsin, inşaat sistemleri tekrar ele alınsın. Yatay mimari gibi, yeşil binalar gibi..." değerlendirmesinde bulundu.
Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Neşecan Çekici'nin açıklamasının devamı şu şekilde:
"Finansman soruluyor... Dünyada birçok sıkıntılı konu tartışılıyor. Hem Avrupa'da hem diğer kıtalarda erişilebilir konut çok önemli şu anda. Dünyada 2024 yılında 1.6 milyar insan etkileniyor, 2030'da dünya nüfusunun yüzde 40'ını yani 3 milyar insanı etkileyecek. Buna hazırlık yapmak gerekiyor. Biz de bu ülkelerden biri olduğumuz için diğer ülkelerle finansman konusunda konuşuyoruz. Avrupa'daki çeşitli fonlarla görüştük, modelin çalıştığını gördük. Model bizim kendi öz piyasalarımızda da çözülebilen yapıya sahip. Örnek vermek gerekirse menkulleştirme süreçlerinde fonlanarak kesinlikle sermaye piyasası entstrümanı halinde burayı fonlayabiliyoruz. Devlet arazileri, belediyeler konusunda da görüşmeler yapıyoruz. Bir pilot uygulama yapmak istiyoruz. Her türlü desteğe, danışmanlığa da hazırız.
Gayrimenkul sertifikası dediğimiz konu. SPK ile ciddi anlamda bilgi paylaşımımız var. Sunduk, çalışılıyor da. Konutun hisselere bölünmesi ve bunların menkulleştirilmesi esasına dayalı. Burada yeni modellere ihtiyacımız var. Kiracılık modelinin oturması, regüle edilmesi, kira fiyatlarının düzgün hale getirilip bölgeler arası farklılıkların takip edilebilmesi açısında ciddi anlamda regülasyon ve modellere ihtiyaç var.
TÜRKİYE'DE KONUT POLİTİKASINA İHTİYAÇ VAR
Bunun dışında yeni konut modelini gündeme getirmiştik. Aslında tüm sorun kira arzının artması. Türk gayrimenkul endüstrisinde konut sektörünü bir bölüm olarak ele alırsak, konut sektörünün bir politikaya ihtiyacı var. Derneklerle, malzemecilerle, müteahhitlerle ortak olarak çalışıyoruz. Bunu genişletmeye hazırız. Yeter ki bir buluşma halinde konut politikasını oluşturabilelim. Türkiye'nin bir konut politikasına ihtiyacı var. Konut sektörü vergisiyle, tasarımıyla, nakit getirisiyle, yabancıya satışıyla, bireysel-kurumsal satış diye ayırarak, kentsel dönüşümüyle, afet bölgelerinde yapılacak konut sistemleriyle, olası deprem bölgelerinde hazırlık çalışmalarıyla bütüncül bir konut politikasına ihtiyaç var. Bunları parça parça konuşup, belli dönemde, belli miktarını çözerek bütüncül olarak halledemiyoruz. Hepsine bütüncül olarak bakmamız gerekiyor.
Kentsel dönüşüm makro bir reform. Cumhuriyet tarihinin en büyük dönüşümü. Sayılara baktığımızda çok ciddi bir resim görüyoruz. Gelişmekte olan bir ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasına eşit bir rakamdan bahsediyoruz. Yüksek bir finansman var. Tarihi bir fırsat, aynı zamanda tarihi bir sorumluluk. Kentlerin yeniden dönüşmesi, sadece inşaat işi değil, bir yaşam stilinin tekrar hayata geçirilmesi demek. Çok bileşenli, çok fonksiyonlu bir konu. Hepimize çok ciddi roller düşüyor. Dernek olarak şehri sadece dönüştürmeyi değil, değer odaklı dönüştürmeyi esas almak istiyoruz. En önemlisi burada uzlaşma adabını yaymak. Hep görüyoruz, şu kişi şu kurumla uzlaşamadı, şu belediyeyle anlaşılamadı gibi. Özel sektörün, kamunun ve STK'ların üçlü dengesinin iyi kurulması lazım. Biz görev almaya her zaman hazırız. Kentsel dönüşüm okuryazarlığı projemiz var. Kamuyla paylaştık. Bu konuda görev istedik. Kesinlikle kentsel dönüşümü kolaylaştıracak bir yol. Bu konuda görüşmeleri sürdürüyoruz. Sağlıklı uzlaşımlar gerekiyor. Herkesin kendi menfaatini düşündüğü, maestronun olmadığı bir ortamda tabii ki rantlar gündeme gelir. Tabii ki isimler kötü kelimelere dönüşür. Kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm değildir. Bu bir ihtiyaçtır."
İBB'den Sultangazi'ye 448 konutta son dakika! Dev proje için geri sayım başladı!
Yunan deprem uzmanından İstanbul açıklaması: İstanbul'da büyük bir deprem beklediğimiz kesin!
Satılık ev ilanlarında iskonto dönemi başladı
ATEM Başkanı Akçam gayrimenkulde başarının yedi altın anahtarını sıraladı!