İstanbul'un imarına güçlenen her iktidar müdahale eder!
Güçlü iktidarlar öyle ya da böyle, muhakkak İstanbul'a bir dokunur, kendi imzalarını atarlar. Tek parti döneminde Henri Prost'un hazırladığı plana göre kenti modernleştirmeye girişilmiş, Beyazıt'tan Taksim'e kadar her yer yeniden düşünülüp düzenlenmişti
Topçu Kışlası o ara yıkıldı, Gezi Parkı yapıldı. İnönü Stadı inşa edildi, bol bol meydan ve yeni mahalleler oluşturuldu. Yine de Osmanlı sonrasının terk edilmişliğini üzerinden atamayan bu kente bulvarlar kazandırma işini Adnan Menderes üstlendi. İstanbul'a bolca yıkım ve yeni yollar Vatan, Millet caddeleri kazandırarak imzasını attı. Özal dönemini ise Bedrettin Dalan'ın Tarlabaşı'nın bir kısmını peynir gibi kesip eriterek açtığı Tarlabaşı Bulvarı temsil eder. Bir de ikinci Boğaz köprüsü...
Türkiye'nin İstanbul Belediye Başkanı olarak tanıdığı Tayyip Erdoğan'ın ve partisi AKP'nin ise 2002'den bu yana kentte böylesi büyük, kalıcı değişimler yaratmamış olması biraz tuhaftı doğrusu. Nitekim artık düğmeye basıldı ve o büyük değişim kapıya dayandı. Tabii aslında İstanbul 40'lardan, 50'ler-den, 80'lerden çok daha fazla 'değişim'i arzular vaziyette. Artık dünyanın bütün sanatçılarının, turistlerinin, işadamlarının ve emlak spekülatörlerinin ilgi gösterdiği bir yer ve nitekim bu kez değişim daha büyük olacak.
Kentin demografik yapısından kültürel mirasına kadar her şey 'plan' masalarının üzerinde. Son birkaç yıl içinde gündeme gelen konulara bir bakın, takip edemeyeceğiniz kadar çok olduklarını göreceksiniz. Hangi projenin ne aşamada olduğunu bile takip edemiyorsunuz, bir şeyler konuşuluyor, unutuluyor sonra yıkım/yapım başladığında bir kere daha aklımız başımıza geliyor; tabi gecikmiş olarak.
Bu arada bazı projeler de 'yürütmeyi durdurma' kararlarıyla donup beklemeye alınıyordu ya; işte o iş de artık değişecek gibi görünüyor. Dün Meclis komisyonundan geçen bir tasarı yasalaştığı takdirde mahkemeler 'yürütmeyi durdurma' kararı alamayacak... 23 Şubat'ta Cumhuriyette Erdem Gül'ün haberinden öğrendiğimize göre Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı hükümete 'sıkıyönetim' yetkileri veriyor. Savaş, afet durumlarında yürütmenin durdurulması kararlarını sınırlayan anayasa maddesi bu kanunun da dayanağı. İstanbul'un tamamı yüksek derecede afet riski taşıdığına göre bu hükme tabi tutulabilir, Böylece 'kentsel dönüşüm'ü geciktiren mahkeme süreçleri de ortadan kalkacağını ve her şeyin hızla planlara uygun biçimde düzenleneceğini şimdiden söyleyebiliriz. Kentin 'ortak akıl' ile yemlenip değişmesini bekleyen şehir plancıları, mimarlar ve bütün o ilgili kişiler beklemeye devam edecek gibi görünüyor. Ama mesela "Kentsel dönüşüm rüyalarıma giriyor" diyen Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise artık daha rahat uyuyacak.
Cem Erciyes-Radikal