Konutta Satış ve Pazarlama Buluşmaları'nın altıncısı gerçekleşti!
Emlakkulisi.com ev sahipliğinde gerçekleşen 6. Konutta Satış ve Pazarlama Buluşmaları toplantısında reklam, reklamın hangi mecralardan nasıl yapılması gerektiği konuşuldu. Yoğun katılım sağlanan toplantıda birçok firma temsilcileri fikirlerini paylaştı
Altıncısı Anthill B Kule Kat:54'te gerçekleşen toplantıya sektörden yaklaşık yine 150'ye yakın kişi katılım sağladı. Toplantıda emlakta reklam, doğru mecra kullanımı, ajans seçimi, pr'ın önemi, reklamın hangi mecralardan nasıl yapılması gerektiği konuşuldu... Konutta Satış ve Pazarlama Buluşmaları'nın 7. toplantısı 26 Haziran'da yapılacak...
Farklılaşmak gerekiyor!
Yavuz Can Onarlı / Eviya Gayrimenkul Pazarlama Müdürü
Konuyu bir bütün olarak ele almak gerekirse aslında işin özeti doğru proje doğru lokasyonda doğru fiyatla ve doğru reklam çalışmalarıyla tüketiciye ulaşmalı. Bu aslında arazi henüz satın alınmadan başlıyor. Arazi satın alınmadan önce orada kimin yaşayacağı hayal edilmeli ve buna uygun proje üretilmeli. Herkes yapıyor bunu bilinç altından. Çok profesyonel yapmasa bile orada kimlerin yaşayacağı kimlere satacağını belirliyor. Belirlemek zorunda. Projeyi de buna uygun üretmek zorunda. Sonrasında hedef kitleye uygun mesajları vermek. Onların dikkatini çekmek ve onları harekete geçirecek reklam çalışmaları yapmak gerekiyor. Bunu yapabilmenin yolu tüketiciyi anlayabilmek, onlarla empati kurup kendilerini onların yerine koyabilmemiz gerekiyor. Tabii bunların hepsini yapmak da yetmiyor. Günümüz rekabet koşullarında çok fazla firma çok fazla reklam çalışması yapıyor. Birbirine benzer mesajlar veriyor herkes. Tüketicinin aklı karışıyor. Sizin projenize karşı algısı düşüyor. Bunun da önüne geçebilmek için ilk toplantıda da söylemiştim. Farklılaşmak gerekiyor. Her anlamda farklılaşmak. Yani reklam söylemlerinde herkes gider Mersin’e sen gidersin tersine tabiri caizse çok doğru burada. Her şekilde her noktada farklılaşmak çok önemli. Algıyı kırmak, algılamayı sağlamak için farklılaşmak gerekiyor. Siz farklı bir şey söylerseniz o zaman sizi algılamaya başlar. O yüzden farklılaşmak gerekiyor. Konseptte aynı şekilde bütün projelere baktığınız zaman 3 aşağı 5 yukarı birbirine benziyor. Farklı bir şey yaptığınızda siz tüketicinin dikkatini çekiyorsunuz.
Geri adım atamadığınız şeyler var!
Eli Aseo/ Bulvar İstanbul Genel Müdür Yardımcısı
Eviya'daki (Yavuz Can Onarlı) arkadaşımızın da dediği gibi en baştan başlamak gerekiyor bir takım stratejileri belirlemeye. Arazinin yerini ilk defa gördüğünüz andan itibaren kimlere uygun projeler üretmeniz de çok önemli. Ama tabii bir takım matematiği bazı stratejileri de var. Bir takım olmazsa olmazları da var. Herkes gider tersine mantığıyla yaptığınız zaman bunun da bazı şeyleri olabilir. Mesela ilk çıkış fiyatınız çok önemli. Geri adım atamayacağınız şeyler var. Emlak Konut markasının arkamızda olması çok büyük bir güç. İnsanlar açısından büyük güven temsil ediyor. Tabii bir takım kuralları var. Onlara da riayet etmeniz gerekiyor. Baktığınız zaman iyi bir birliktelik hem tüketici açısından güven sağlıyor. Hem kazandırıyor. Hem de yaşam vaat ediyor ileri aşamada.
Reklamda dijitali ve gelenekseli beraber yürütmek gerekli!
Ufuk Kayador/ Artı Deneyim Danışmanlık Hizmeti
Arkadaşlarımız reklam konusunda bir şeyler söylediler. Kısaca bir şeyler anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz daha önceki toplantılarımızda satışı pazarlamayı bu süreçleri konuştuk. Şimdi reklama geldi sıra. Reklamda hepimizin de bildiği gibi iki tane alan var. Bir tanesi konvansiyonel yani geleneksel reklam dediğimiz alan. Hepimizin bildiği basın televizyon dergi ve diğerleri. Diğeri de son yıllarda çok ön plana çıkan ve bundan sonraki yıllarda daha da ön plana çıkacak olan dijital alan. Şimdi 2 alanda reklam faaliyetleri devam ediyor. Ülkemizde son 5 seneye kadar ağırlıklı olarak gerek diğer sektörlerde gerekse bizim konut sektörümüzde yüzde 100 oranlarla konvansiyonel olan diğer bir değişle geleneksel anlamda reklam yapılıyordu. Google zaten vardı hayatımızda. Diğer sektörlerle belki çok yıllar önce tanıştı ama bizim sektörümüzle son 5 senedir ağırlıklı olarak ön plana çıkmaya başlayınca aklımıza direkt olarak google geliyor. Google’da reklam alanında hayatımıza girince gayrimenkul sektöründe bu tablo değişmeye başladı. Son 5 seneye kadar olan dönemde yüzde 100 olarak kullanırken konvansiyonel alan artık 5 seneden bu tarafa doğru geldiğimizde özellikle çok rahat görebiliyoruz. Oranlar giderek böyle konvansiyonel tarafın alehine ama dijital alanın lehine doğru gelişmeye başladı. Çok paralar harcaylımdan ziyade iletişim stratejilerini de bilimsel bir şekilde yapmak gerekiyor. Bütçemizi ikiye ayıracağız. Atıyorum yüzde 50-60'ı bir tarafa diğeri de diğer tarafa diye oradan başlamak gerekiyor. Buradan indiğimizde aynen belirttiğiniz gibi konvansiyonel tarafa gittiğinizde onun medya planlamasını, bütçe planlamasını çok iyi yapmak gerekiyor. Şu demek değil. Siz bütün gazetelerde çıkın bütün her yerde çıkın. Bu size yüzde 100 satış getirecek değil. Burada da optimum bir bütçeyle maksimum verim alacak şekilde bilimsel bir şekilde şeyyapmak gerekiyor. Dijital alana dönersek de reklam şeyleri çıktı alt başlıklar olarak. Oraları kullandığınızda da direkt somut satış olarak dönüyor. Talep olarak düşüyor, sizde onları takip ettiğinizde somut satışa yöneliyorsunuz. Bu da şunu gösteriyor. Önümüzdeki yıllarda bütçemizde konvansiyonel reklamın artık giderek aşağı düşeceğini Google tarafının ve diğer sosyal medya tarafının daha yukarıya çıkacağını ben düşünüyorum. İki alanı çok iyi bir şekilde verimli bir şekilde kullananlar verimli sonuç alacaklar. Hem satışlarını daha iyi yapacaklar, hem de markalarını daha ön plana çıkaracaklar. Çok optimum ve güzel bir şekilde dağıtımını yapmanız gerekiyor kanallara. Eğer şöyle yaparsanız, gelen verilere dayanarak hepsini dijitale kullanalım. O zaman otururuz. Hepsini ağırlıklı konvansiyonele yatırdığımızda da başarılı olma şansımız yok. Yani söylemek istediğim şu özellikle büyük projelerde şu bir gerçek her iki tarafı da doğru kullanmamız gerekiyor. Sadece dijital ya da konvansiyonele gideyim o olmaz. Şeffaf olmak her zaman kazandırır. Reklam bütçesi dediğinizde toplam satış cirosunun Ağaoğlu'nu kenarı bırakıyorum, ciddi anlamda orta ölçekli markalarda da yatırımcının reklama yatırım yapması gerekiyor. Aksi takdirde bir kanal kullanıldığı takdirde, reklam yapılmadığı takdirde yağmur duası gibi müşteriye dua edip müşteri beklememiz gerekiyor. Optimum bütçe yüzde 4'lerle kötü bir oran maksimumda yüzde 6-7'ye gider, 10-15'i kullanan da var.
Hedef kitle tanımı doğru yapılmalı!
Neşe Beyatlı / IMC Gayrimenkul Yönetici Ortağı
Farklı bir noktadan farklı bir noktaya geldi reklam. Eskiden tam sayfa ilan vermek gazetede çok önemliyken bugün benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Belki hedef kitle tanımını yaparken doğru mu düşünüyoruz. Gittiğim satış ofislerinde soruyorum. Hedef kitleniz kim, diye... Herkes pilotlar hostesler, pilotlar hostesler ev ala ala bitirmediler. Reklamlara baktığınız zaman Eviya'dan (Yavuz Can Onarlı) arkadaşımız doğru bir şey söyledi; algı karmaşası var. Herkes havaalanına kaç dakika, nereye bilmem ne.. Her gelen insan her gün havaalanına mı gidiyor. Veya bu evleri alan herkes Adana'da Konya'da Diyarbakır'da mı yaşıyor, havaalanıyla ilgileniyor. Artık bunlardan biraz uzaklaşmak lazım. Hedef Kitle şu anda karışık. Dolayısıyla herkes hedef kitle. Artık lokasyon ve o lokasyona yakın olan çevrede dönmeye başladı. Dolayısıyla ben böyle baktığım zaman bir kere bütçemi kullanırken projeleri ikiye ayırıyorum; eğer 300 adetin üzerindeyse daire o zaman ağırlıklı reklamı tercih ediyorum. 300'ün altındaysa belki o çevreye ulaşabilecek o çevreyi tercih edebilecek kişilere ulaşmaya çalışıyorum. Bu da reklam tek başına değil bunu da pr’la yapmak lazım. Her inşaat firması bir basın toplantısı videoları izleyemiyoruz sizin sayfalarınızda. Bu da değil. Basın toplantısı yaptığınız zaman emlak eklerinde yer alıyorsunuz. Emlak ekleri hedef kitle için doğru mu bence değil. Emlak eklerinde yer aldığımızda körler sağırlar birbirini ağırlar. Kim çıkmış onu görüyoruz. A firması ne yapmış, B firması ne yapmış. Emlak Sayfaları farklı. Pr dediğiniz şey de ekonomi değeri taşıyan veya proje özelliği olan bir haber olmalı. Sahibinin bir hayat hikayesi olabilir veya bir ciro olabilir. Farklı bir proje yaratılmış olabilir. Malesef benim takip ettiğim 300 proje var. 300'ünün ben birbirinden bir tane farkını görmedim. Ben bakarken şöyle bakıyorum. Benim tamamen kendi şeyim. Hedef kitlem kim olmalı ben de buna bakıyorum. Ben genellikle lokasyon ve yakın çevre olarak bakıyorum eğer doğrudan yatırımcıya hedef değilse. Ucuz ürün hızlı satılabilir ürün yoksa içinde. Bence yapılması gereken web portalları olmazsa olmazımız... Google arama motoru doğru. İnsanlar artık bir projeye gelmeden önce öğrenerek tarayarak geliyor. Bunlara bakıp daha sonra gazetelere bakmak lazım. İlanlara bakıyorum. Nerede olduğu belli değil. Şimdi bir firma otobüs durağı giydirmiş. Proje nerede Nişantaşı'nda görüyoruz bayılıyoruz. Nerede olduğu belli değil. Yani kime hitap ediyorsunuz. Nişantaşı'ndaki adam oradaki projeyle neden ilgilensin. Burada iş reklam ve pr ajanslarına mı düşünüyor. Onlarla fikir birliği yapmaya mı düşüyor. Biz briefi veriyoruz ama belki biraz yönlendirmeliyiz. Kimsenin geri dönüşü doğru düzgün takip etmediğini görüyoruz. Kaynakları satış temsilcilerinin çok düzgün öğrenmeleri lazım. Onlarda bunu kendi kendilerine yapamazlar bütün iş satış liderlerine müdürlere düşüyor. Biz de acaba doğru yöneticiler mi var herkes sorgulamalı.
Reklam eşittir satış değildir!
Samim Hatipoğlu / Kranos Gayrimenkul Kurucusu
Fikirtepe’de biz bambaşka bir şey yaptık. Biz 4. veya 5. projeyiz. Fakat hiç kimse Fikirtepe ismini söylemedi. Herkes farklı farklı firmalar Kadıköy dedi. Kadıköy değil orası Fikirtepe. Brooklyn başka. Şehir planı, Brooklyn'de bir şehir planı yapılmış. İsim vereceksiniz. İngilizce bir isim. Mecburen eskiden sevmiyorduk. Reklam konusuna geri gelirsek şimdi 90'lı yıllarda reklam vermek ayıptı. Allah Allah bunlar satamıyordu falan. Jetpalar o zamanlar. Niye çünkü hedef kitleniz belli. Toplu konut yaptığınızda kuyruk oluyor. Lüks konut yaptığınızda alacak insan belli. Satamayanlar da reklam veriyorlardı. Gazete televizyon dijital derken şimdi en son Brooklyn'de biz 360 derece hemen hemen her yere girdik. Bir de hedef kitle olarak baktığınız zaman eskiden yurtiçiydi, şimdi yurtdışı da var. İstanbul'daki bir projeye gidip de farklı illerden de geliniyor. Çok alışık olmadığımız bir yöntem. 300 konutun üzerinde proje olduğu zaman orada 4 bin, 5 bin konut satılacak sadece bizim Brooklyn markası altında. En azından insanların kulağına bir marka aşinalığı olsun. Ben kesinlikle reklam eşittir satış değilim. Hatta tam tersi bile olabilir yani. Yanımızda Rixos Bomonti... Bir tane haber reklam sıfır. 408 tane daire az da konut değil. Ortalama 5.500-6 bin dolarlara satıldı. Ben şimdi geçmişe yönelik canlı bir proje... Şimdi bir sürü reklam yapıyoruz prestij... Patron neye bakar patron satışa bakar. Son projemizde ne kadar gazete ne kadar televizyon. Siz burada olduğunuz için söylemiyorum. Yüzde 28 internet… Yüzde 27 tavsiye. Yüzde 22 billboard, gazete de yüzde 4-5, televizyon reklamı telefon geldi ama satış ofisine gelmemişler yüzde 5’te.
Kısa vadede satış tüketmek isteyen kampanyalı reklam vermeli!
Cenk Coşkun / Marmaroom
Gördüğüm kadarıyla pek çok arkadaşım sektörün uzun zamandır çalışanı. 6 ay kadar oldu sektöre gireli. Sektörden başka bir faaliyet alanım vardı. Şimdi 6 aydır bir takım görüşmeler yapıyoruz. Yeni projelerimizle ilgili, varolanla ilgili. Görüşmeye gelen reklam ajansları veya site sahibi sayfa sahibi insanlarla hala şunu çözemedik. Biz neden reklam yapıyoruz, neden yapmalıyız ve nasıl yapmalıyız. Söylemek istediğim şey şu; satış mıdır hedefimiz yoksa bir marka bilinirliği mi. Az önce verilen örnek Rixos'tu. Sanırım bu projeden önce epey reklam vermiştir onlar. Şuna karar vermesi gerekiyor firmalar. Kısa vadede satışlarını tüketmek istiyorlarsa satış hedefli, kampanyaya yönelik reklamlar vermeli. Daha uzun soluklu markalı bir şeyler yapacaksa da elbette ki pr destekli daha geniş alanlarda görünebilirliği fazla akılda kalınabilirliği fazla faaliyetlerde bulunmalı. Bu toplantılara 3. defa katılıyorum. Umarım diğer ikisi gibi çok şey öğreneceğim.
Kötü reklam ajansı yoktur, kötü brief vardır!
Hilmi Işıkören/Modakent A.Ş. Proje Yöneticisi
Konutta reklam önemli pr daha önemli. Ya da pr daha önemsiz ya da tam tersi. Bunların doğru olduğunu düşünmüyorum. Hepsi çok önemli. Fakat hepsinin yönetimi çok önemli. Kötü reklam ajansı yoktur, kötü brief vardır. Briefiniz kötüyse çıkan sonuçta kötü olur. Reklam yapılacaksa mutlaka nasıl bir reklam olması gerektiği çok iyi anlatılmalı karşı tarafa ne istendiği ekibe çok iyi anlatılmalı. Pr tarafında da mutlaka konuşturacak pr'da sizi haber edecek şeyleriniz olmalı. Bunları düşünmelisiniz tasarlamasınız. Bunları yaratmalısınız bu fikirleri oluşturmalısınız. Sıradan şeyleri pr ajansının da haber yapamaması da pr ajansının suçu değil. Enterasan özellikleriniz olmalı ki bunlar konuşulsun. Ancak pr ajanslarının çok üzerine gidiliyor. Yoksa bir şey tabii onların da yapabileceği bir şey yok. Pr ayağı da reklam ayağı da çok iyi yönetilmeli. Tabii satış ofisi pazarlama stratejileri hep söylediğim gibi bütün hepsi bunların pazarlamaya bağlı. Pazarlamanın çok iyi yönetilmesi lazım. Çünkü dünyada bütün herkes satışın içinde ama tamamı da pazarlamaya bağlı. İyi brieflerin verilmesi lazım. Doğru brief verirseniz ne yapmak istediğinizi çok iyi anlatırsanız karşı taraftan alacağınız tabii sizin analiz etmeniz gerekiyor yine. Tamamen ajansa bırakmak doğru mudur o da tartışılan bir konu. Ancak en önemlisi sizin nasıl ne yapmak istediğinizi çok iyi yani bir projeniz var oluşturma nedeniniz ne, pr'da ne yapmak istiyorsunuz. Oradaki inancınız ne, insanlar neden o projeyi tercih etsinler... Niye insanlar sizinle çalışmak istesinler, niye müşteriniz olsunlar. Nedeniniz çok net olmalı ve insanlar nedeni sahiplenmeliler bu neden içinde yer almalılar. Bunu aktaramazsanız karşı tarafın da bunu mecraya tanıtması kolay olmayacaktır.
Bizim reklam verecek mecramız yok!
Murat Bozkurt / Areas Proje Pazarlama Kurucusu
Hilmi Bey’in (Hilmi Işıkören) söylediklerine katılıyorum. Burada doğru brief üzerinden devam edelim. Biz doğru briefi veriyoruz ama doğru reaksiyon alamıyoruz. Türkiye’de çok ciddi bir şekilde partner sorunu da var. Bizim çalıştığımız reklam ajansları, pr ajansları, dijital medya ajansları, sosyal medya ajansları... Bu insanların brief konusunda hedef kitle konusunda doğru briefi verseniz de bazen istediğiniz şeyi alamıyorsunuz. Büyüklerle de orta ölçeklilerle de butik ajanslarla da çalıştık. Ben şunu düşünüyorum bir proje hazırlığında ıskalanan şey şu oluyor. İnşaattır, satış ofisidir, fiyatlardır derken biz kime konuşacağız, hangi tonda konuşacağız, ne söyleyeceğiz kısmında partnerlerden odaklı olan oluyorsa iyi sonuç alıyoruz. Ama birçok kişi Areas'a şunu da söylüyor. Reklam ajansı da kurmalısınız gibisinden bir yaklaşımda da bulunuyor. Bu sefer kalabalık bir merkez ekiple çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Sadece satış ofisinde çalışan personeller değil bir ek olarak merkezde dijitalden anlayan metin yazarlığından anlayan reklam ajansı bazen sihirli cümle kurmakta bile zorlandıkları için bu sefer içerde onların back-up'ını oluşturmak durumunda kaldık. Yıllardır da böyle gidiyor. Çok da memnunuz. Birkaç süzgeçten geçerek analizler yapılıyor. Reklam ve pazarlama konusuna bütün bakarsak. Hiç reklam yapmadan satan Rixos geçmişte temelini oluşturduğu için satıyor. Bugün pazarda geçmişi olan ve geçmişi olmayan firmalar var. Dolayısıyla reklamı yapmak gerekli, pr'ı yapmak gerekli ama reklamcıların bir sözü var; reklama verdiğiniz paranın yarısı çöpe gider hangi yarısı bilemezsiniz. Kime konuşacağınızı hangi tonda konuşacağınızı belirledikten sonra bence kampanyadaki söylem bile sonuçlarınızı etkiliyor. Çorlu’da Armada City’i sattığımız dönemde satışlar ayda 30-40 civarında giderken birden bir ayı 5-6 ile kapattık. Kampanya aynı her şey aynı. Sadece söylemi değiştirdik. 'Acele etmek yetmez, koşun' dedik. Görselinde de koşan adam kullandık. Bizi o ay 5-6 satıştan 60-70 satışa taşıdı. Farklılığı oluşturacak bir şey katamazsanız tüketiciye bu noktada dikkatini çekmek de çok zor artık. Benim her zaman kullandığım 2 mecra var. Dijital ve outdoor ağırlıklı... Reklam bütçemizde farklılık yoktu. Söylemlerde tükeniyor, benzersiz bir pazarlama sunmanız lazım müşteriye. Emsalsiz pazarlama teklifi diyoruz biz buna. Diğerlerine benzemeyen ama tüketicinin ilgisini çeken bir pazarlama söylemi geliştirdiğinizde dikkatler çekiliyor. Mahal Sancaktepe'de yaptığımız Sancaktepe'nin en mantıklı projesi... Arabadan inen müşteri eli cebinde hadi bakalım şu mantığı anlatın bize... Tüketicinin ilgisini çekecek bir şeyler bulduğunuzda tüketici bunun altını dolduracak soruları size soruyor. Burada hangi mecraya verelim konuşmalarının dışında ne söylenmeli nasıl söylenmeli kim üretecek bu söylemleri bunun da altının çizilmesinde fayda var. Paranın çöpe gitmemesi için epey çalışma sarfettik. Aldığımız fiyatları tutuyoruz. Medya satın alma şirketlerini de çağırdık. Bilgi olsun diye paylaşıyorum burada. Televizyon çok ağırlıklı oluyor. Kişiler X televizyona reklam verirseniz. 1 milyon reklam veriyorsanız eskiden yüzde 2-3 ajansa veriyordunuz. Şimdi artık hiçbir şeye vermiyorsunuz, onlar reklam alan taraftan ücret alıyor. Dolayısıyla reklam artık para vermiyor. X televizyona veriyorsanız. X televizyon aldığı oranların yüzde 10’unu medya satın alma şirketine veriyor. Böyle yapıldığı zaman açık oynuyorsunuz kartlarınızı benim vereceğim reklamlarda ben sadece yüzde 3 yüzde 4 almana razıyım. Daha adil yaklaşımlarda bulunuyor. Reklam verenin verdiği paradan nereye verirsem eşit kazanacağım için orada daha analist sonuçlar geliyor. Gelen telefonların nereden döndüğü gelen ziyaretçinin nereden döndüğü sattığımız müşterinin nereden duyduğuna kadar baktığınızda harcadığımız zaman ne kadar boşa gidiyor görüyoruz. Lansman harici konuşuyorum. Yüzde 75 yüzde 70 boşa gidiyor. Ölçülebilen her kanala verilen para helal. Google olsun, outdoor gelen telefonda nereden sorabiliyorsunuz bu doğru. Biz yani Emlakkulisi'nin fiyatları biraz sizi konuşalım. Hepimiz başınızda boza pişiriyoruz. Ama sonuçlar Resim İstanbul'da bunu hassas tuttum. Sitenizin artarak da devam eder. Bizim reklam verecek mecramız yok. Gazete o devirler bitti. Şimdi tema savaşları başladı. Gerçekten bizim reklam verecek mecramız yok. İnanarak ölçeceğimiz bir reklam mecrası çok az. Emlakkulisi hoşunuza gitsin diye söylemiyorum. Ayrı yere koyuyoruz. Bir emlak sitesi geldi. Biz fiyatları istedik, karşı teklifte bulunduk. Biz ters bir iletişim belirleyelim. Sizin fiyatınızı biz belirleyelim. Çünkü belli her şey. Her şey belli, bizim fiyatımızla onun fiyatıyla yüzde 50 fark çıktı. Bilmeden yapıyorlar. Emlakkulisi'nde sanal ziyaretçide maliyet nedir, satış ofisindeki ve sattığımız kişideki maliyet nedir. 8 ila 45 bin TL arasında değişiyor. Bunun analizini yapmak doğru bir yaklaşım oldu. Para böyle çöpe gitmeyecek.
Sektörde sürü psikolojisi var!
Orçun Ayaz / Metropolist Yapı-DKY İnşaat- Metrowin Satış Müdürü
10 yıl öncesine baktığımız zaman özellikle basında sadece bir kaç kuvvetli firmanın ilan vermeye gücü yetiyordu. Geçen dönemde şunu gördük ki artık bazı 2 gazete Türkiye'nin emlak eki haline geldi. Haberden çok haftasonu özellikle baktığınız zaman sadece inşaat firmalarının reklamlarını görüyoruz. Bir gazete içinde yeri geliyor 30 tane ilan çıktığını görüyoruz. Bunda tabii farklılaşmak çok önemli. Türkiye genelinde hiçbir sektörde bir haftasonu aynı sektör dalında ilan çıktığı görülmüş bir durum değil. Reklam firmaları da kendini tekrarlamaya başladı. Sektörde sürü psikolojisi var. Bir iki firma ne yapıyorsa abi firma gazeteye reklam verdi biz de yapalım, sosyal medyayı kullandılar biz de kullanalım oluyor. Farklılaşmak gerekiyor. İnşaat firmalarıyla iş yapacak ajansların aslında tamamen kafayı bunlara yorması lazım. Patronlara firmalara şöyle iş düşüyor. Bazen biz onları çok sıkıştırıyoruz. Her şeyi yapıyoruz yapıyoruz son dakika gelmiş işte bize slogan üretin oluyor.
Tüm partilerin birlikte çalışması gerekiyor!
Zeynep Fıratoğlu / Ferko İnşaat Kurumsal İletişim Pazarlama Müdürü
Firmaların beraber çalışması gerekiyor. Pr ajansı da, reklam ajansı da, sosyal medya ajansı da... Bizden örnek vermek gerekirse iki hafta önce lansmana çıktık biz. Ama lansmana çıkmadan önce herkes tüm ajanslar bir masada oturduk herkes kendi işini anlattı. Pr ajansının da outdoor nerede çıkacağından haberi vardı, reklam ajansının da google'ın hangi mecralarını kullanılacağından haberi vardı. Google dışı reklam alanları hangilerinin gireceği herkesin birbirinden haberi vardı. Ajanslar arasında iletişimi sağladı. Bugün ben olmasam bile ajanslar kendi aralarında işleri götürebiliyor. Sistem oturtmak aslında. Matbaa da o toplantıda vardı. Mimarımız renderları çalışan kişi de var. Tüm partilerin kafasında canlanmıştı kampanya. Bu bize çok büyük avantaj sağladı. Yanlış brief de vardır. Yanlış reklam ajansı da vardır. Emlak sektöründe deneyimli bir ajans olması gerekiyor. Ufak bir kampanyayla çıkmış bir ajansta olmamalı. Sektörü biliyor olması lazım. İlk çıkışın projelerde nasıl olması gerektiğini bilmesi lazım. Çünkü satış odaklı çıkıyorsunuz en başta. Bu seçimler çok önemli biraz patronları yönlendirmek gerekiyor. Ama bazen de deneme yanılma yöntemini seçiyorlar. Ben yanlış brief de vardır, yanlış reklam ajansı da vardır diye düşünüyorum. Pr ajansı da sektör deneyimli olması gerekiyor. Basındaki kişileri biz tanıyoruz ama pr ajansının da reklam ajansının da basındaki kişileri çok iyi tanıması lazım. Gelecek soruları önceden hazırlaması lazım. Bu ilişkilerinize bağlı bazen çok soru sormuyorlar lansmanda bazen de ajansı reklam vereni tanımadığı zaman basın bir takım sorular sorabiliyor. İlişki yönetimi çok önemli.
Aylin Serter / Gayrimenkul Pazarlama Danışmanlığı
Dijital medya özellikle realist olarak ölçümlenebilen bir mecra!
Emre Azer / Emlakkulisi Satış ve
Pazarlama Koordinatörü
Geçen ay toplantıda katılımcıydım. Şimdi ise ev sahibi olarak yer alıyorum. 10 yılı geçti sektörde. Uzun zaman mecraları kullanan taraftaydım. Şu an mecrayı temsil eden taraftayım. Dolayısıyla masanın her iki tarafındaki süreci çok iyi biliyorum. Bir kere satış ekiplerinin bu planlamalarda yer alması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gerçekten satış ofislerindeki realite çok önemli oradaki stratejiyi belirlerken ikincisi şu an tabii sektör çok gelişti. Bugün buradayız geçen ay ki toplantıda da bunu söyledim. Reklamı da şu anda profesyonelce konuşabiliyoruz. Ben daha öncesinde örneklerde outdoor çalışmasını kendi güzergahında yapan müteahhitler tanıyordum. Yani sadece kendi egosunu tatmin etmek için veya kullanıcı alışkanlıkları da bu yönde olabiliyor. Okuduğu gazetede olmak istiyorlar mesela. Ama şimdi daha profesyonelce yapılıyor bu konular. Bir de tabii müteahhitlerde bu konuda çok daha yeni yeni alışıyorlar. Dolayısıyla şu anda tam ölçümleme mantığına göre değil güven esasına göre mecra kararları veriliyor. Ya ajansa ben sana güveniyorum. Bu bütçeyi de sana teslim ediyorum şekilde güven ilişkisi var. Veya mecrayı temsil eden kişilere bak ben sana reklam veriyorum ama beni mahçup etme şekilde güven ilişkisi var. Halbuki dijital medya özellikle realist olarak ölçümlenebilen bir mecra. Keşke elimizde olsa da her mecra ayrı bir kod verse müşteriye ve müşteri o kodla gitse satış ofisine. Oradaki mecralar çok daha net ayrışabilir. Teşekkür ederim tekrar geldiğiniz için...